Hani size bir profesör arkadaşımdan sözetmiştim...
Türkiye'ye en uygun antlaşmanın "Sevr" olduğunu söylüyordu...
Bugün ne der bilmem, dargınız, görüşmüyoruz konuşmuyoruz. Barışmaya da hiç niyetim yok.
Arkadaş Türkiye'de "gayrımenkul balonunun patlamasını" da bekliyordu.
Amerika'da "morgıç" balonu patlamıştı ya, burada da patlamalıydı.
(Amerikan ve Avrupa ekonomileri krize girmişlerdi ya, Türkiye de girmeliydi. "Teğet geçer" diyenler olsa olsa kısa bacaklı ve kıllı kıroların sözcüleri olabilirlerdi...
Koskoca profesör mü bilirdi bu işi, sırtında yumurta küfesi olan devlet adamı mı?) Ne zaman bekliyordu bu patlamayı?
2013 yılı başlarında.
O patlamadı, Gezi ayaklanması patladı.
İlle birşeyler patlayacaktı yani... Niçin?
Batı öyle istediği için.
Bugün 2017'nin ilk günü. Aradan dört yıl geçmiş, bakalım patlamanın neresindeyiz?
Azılı muhalif bir gazete yazıyor, yazmak zorunda kalıyor: "Konut satışı tam yol ileri!" Devam ediyor: "Kasım ayı konut satış rakamları açıklanınca konut sektöründe durgunluk değil adeta patlama olduğu anlaşıldı. Bu önemli artışta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı etkili oldu." Balon değil, satış patlamış.
Oysa muhalif iktisatçılar konut talebinde "daralma" olduğunu ileri sürüyorlar ve bundan saklayamadıkları bir sevinç de duyuyorlardı...
Çünkü Erdoğan düşmanı patronlarına yaranmaları şarttı.
Bankalar verdikleri konut kredilerinin faizini düşürdüler. Satış bedeline oranla kredi sınırı da yüzde 80'e çıktı.