Onlarda numara tükenmez, elbette yeni bir numaraları
olacaktı!
O da şu: Evet oylarıyla hayır oylarını sanki "kafa kafaya" gibi
göstermek...
Şimdilik!
Adil Gür, ki şu anda Türkiye'nin en güvenilir araştırmacısıdır,
evet oylarını yüzde 61 bulmuş.
Bunu "görmüyorlar", gazeteci ağzıyla söylersek.
Bunun yerine, bir yandan "halka anlatılmadı, halk bilmiyor"
teranesini sürdürüyorlar. (Meydanlara çıkılınca artık böyle
yazamayacaklar.)
Bir yandan da yalana kuvvet...
Meğerse maç ortada gibiymiş. Herşey olabilirmiş!
Meğerse hayır oyları yüzde 54 falan görünüyormuş. (Kılıçdaroğlu da
"hayırlar önde görünüyor" diye sallamıyor mu?)
Fakat şubat ayı taktiği, önce "başabaş" havası yaratmak.
Sonra yalanın dozunu arttıracaklar.
Yavaş yavaş, sigha sigha...
Alıştıra alıştıra. Kurbağayı kaynatır gibi.
Mart başında evetlerle hayırları gene başabaş gösterecekler, mart
sonunda, hele nisan başında ne hikmetse hayırlar öne çıkmış
olacak.
Bu arada bakalım kaç çakal da "size istediğiniz yönde bir araştırma
yapayım, istediğiniz sonucu çıkarayım" diye bunların parasını
kapacak?
Amaç hayırcılara umut pompalamak, "herşey bitmedi" kanısını
yerleştirmek.
Peki sonra ne mi olacak?
Seçimlerde ne olduysa o olacak: Hüsran.
Hani şu "cumhuriyet mitinglerinde" de beş yüz bin kişiyi beş milyon
kişi yapmışlar, sonra da "nereye gitti bunlar yahu" diye
şaşmışlardı ya... (Cumhuriyet mitingi... Sanki karşı taraf
padişahlık istiyordu!)
Gene apışıp kalacaklar.
Kendilerine, Kemal Tahir'in deyimiyle "haddinden fazla ehemmiyet
atfediyorlar", emekliler kahvesinin oylarıyla işi bağlarız
sanıyorlar.
Acısını da kadrolarında bulunan birkaç garibandan çıkaracaklar.