Engin Ardıç Sabah Gazetesi

Yedi düvel kaç düvel?

Taksim Meydanı'ndan yüzlerce kere gelmiş geçmiş ama merak edip, kafanızı kaldırıp bir kere bile bakmamışsınızdır... Ya da güvenlik kuvvetlerine taş ve Molotof kokteyli atmaktan fırsat bulup!Oysa...

24 Şubat 2016 | 5.160 okunma

Taksim Meydanı'ndan yüzlerce kere gelmiş geçmiş ama merak edip, kafanızı kaldırıp bir kere bile bakmamışsınızdır... Ya da güvenlik kuvvetlerine taş ve Molotof kokteyli atmaktan fırsat bulup!
Oysa baksaydınız, orada Molotof'un bazı arkadaşlarını da görecektiniz.
Frunze ile Voroşilov'u. (İsterseniz Voroşilof yazayım.)
Taksim'deki Atatürk Anıtı'ndan sözediyorum.
Bu "kompoze" bir anıttır, heykeller grubunun içinde İnönü de vardır Mareşal Çakmak da, Sabiha Ziya Hanım bile vardır, ama ne hikmetse "Kurtuluş Savaşı Anıtı" denmez, Atatürk Anıtı denir...
Peki öyle olsun, Kızılordu generalleri Frunze ile Voroşilov'u nereye sokacaksınız?
Demek ki 1928 yılında Kızılordu generalleri de "kurtuluş savaşımızın kahramanlarından" sayılıyorlardı!... Gelip burada fiilen dövüşmemiş olsalar bile...
Çünkü Lenin bize altın, silah, cephane ve petrol göndermişti. Yani, komünist desteğiyle kazandık.
Fransa bizimle bir antlaşma imzalayarak, İtalya sessiz sedasız çekilmişti. Amerika hiç bulaşmıyordu, Japonya'nın ulaşacak ve bulaşacak durumu yoktu. (Almanya berbat durumdaydı, Avusturya yerlere düşmüştü.)
Peki biz kiminle savaştık?
Yunanistan'la, onun arkasında da kısmen İngiliz desteği. (Kısmen.)
Kaç düvel etti?
Hani nerede "yedi" düvel?
Acaba bize düşmanlık güdenler arasında Papua Yeni Gine ve Burkina Fasso falan mı vardı?
Durduğun yerde düşman sayısını çoğaltacaksın ki daha "makbul" olsun. Bolşeviklerden yardım aldığını da asla ve asla hatırlatmayacaksın, unutturacaksın...
İşine geldiği zaman Stalin'in bizden Kars ve Ardahan'ı istemiş olduğunu hatırlatacaksın ama...
Aslında "geri" istemişti, çünkü bu illerimiz 1877'den 1917'ye kadar zaten onlardaydı!
Peki Stalin durduğu yerde mi dellenmişti?
Yoksa, muhtemel bir Alman zaferine karşı mevzi tutmaya çalışan, Almanya'ya krom satan, Kemal Tahir'in deyimiyle faşizme "koşulmaya" hazırlanan Milli Şef rejiminden hesap mı soruyordu?
El altından Alman desteğiyle Kafkasya'ya sarkma planları yapan kendi faşistlerine "ileride lazım olabilirler" diye ses çıkarmayacaksın, onları ancak savaşın sonu belli olduğu zaman susturacaksın, sonra da "Ruslar bize neden kızdı?" diye merak edeceksin...
Sen Rusya'ya en zor gününde dostluk mu gösterdin, yardım mı ettin ki sonra Ruslar dostluk antlaşmasını yenilemekten kaçındılar diye bozuluyorsun?
Demek ki İsmet Paşa'nın denge politikası her zaman işlemiyormuş
Öyleyse bugünkü yönetime "Suriye'de denge politikası izlemedi" diye niçin kızıyorsun?
Rus uçağını düşürmeseydik...

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Utanmıyor musunuz? 01 Nisan 2023 | 3.525 Okunma Dağ nerede, fare nasıl? 31 Mart 2023 | 3.281 Okunma Alafortanfonik gelismeler 30 Mart 2023 | 1.227 Okunma Yoksun oğlum sen 29 Mart 2023 | 1.857 Okunma Var biraz da sen oyalan 27 Mart 2023 | 1.166 Okunma