Cumhurbaşkanı ancak ve ancak "vatana ihanetten" yargılanabilir.
Cinayet işlese, çekip adam vursa, kılına dokunamazsınız. Sözü
edilen başkan Recep olmuş, Abdullah olmuş, Ahmet olmuş, Süleyman
olmuş, Turgut olmuş, bu kural değişmez.
Vatana ihanet suçlamasından başka hiçbir suçlamayı, görev süresi
bittikten sonra "geriye dönük" olarak da gündeme getiremezsiniz.
Haa, cumhurbaşkanlığı bittikten iki saat sonra trafik suçu bile
işlese, o başka tabii, o zaman sıradan vatandaş olarak
yargılanır.
Bu kuralı Recep Tayyip Erdoğan koymadı, Kenan Paşa'nın hukukçu
kılığına girmiş mutemet adamları koydular.
Dolayısıyla, "Yüce Divan'a göndereceğiz" falan diye hiç boşuna
efelenmeyin. Gönderemezsiniz. (Ayrıca bunun ön adımı olarak
mecliste salt çoğunluğu değil "nitelikli çoğunluğu" ele geçirmeniz
de şarttır ama hiç de öyle bir görüntü vermiyorsunuz...)
Öyle olsa bile bu yolda herhangi bir girişim "darbe" anlamına gelir
ki, sonuçlarına da katlanırsınız...
Yani, "hiçbir şekilde suçlanması mümkün olmayan Celal Bayar'ı idama
mahkum ettirmeniz" gibi bir rezillik ortaya çıkar! Hesabı da
sorulur.
Yüce Divan sıfatına bürünmüş Anayasa Mahkemesi de böyle bir davayı
kabul ettiği anda, bırakın şöyle ya da böyle karar vermeyi, davaya
bakmayı dahi kabul ettiği anda anayasa dışına düşer.