Bürokrasinin beli kırılıyor.
Bürokrasiden kastımız "bugün git yarın gel"
anlamında bir "kırtasiyecilik" değildir,
onun beli çoktan kırıldı. Artık bazı memurlar işi düşen vatandaşa
"köpek muamelesi" edemiyorlar.
Kastımız, bir "zümre" olarak Türkiye'nin
efendisi olmuş kitle.
Sosyoloji açısından yani. Bir aristokrat sınıfı bulunmayan
Türkiye'nin aristokrasisi bunlardır.
Bu zümre, önce imparatorluğu batırdı sonra mucize yaratıp
cumhuriyeti kurdu.
Bu zümre, önce demokrasiyi ortadan kaldırdı sonra ona yeniden
döner gibi yaptı ama ipleri de her zaman elinde tuttu.
Ülkeyi "perde arkasından", kimi
dönemde de açıkça perdenin önünden
yönetti.
İnönü, çok partili hayata dönmek zorunda kaldı ama
demokrasiye geçmedi!
Demokrat Parti niçin çuvallamıştır, bilir misiniz? CHP'nin
ona çizdiği çemberin, koyduğu çerçevenin, yerleştirdiği kuralların
dışına çıkamadığı için...
DP, iktidarının en başında asıl yapması gereken işi yapmadı,
anayasayı değiştirmedi.
Seçim sistemini de değiştirmedi.
Bir büyük hata daha yaptı: "Kambiyo rejimine"
hiç dokunmadı, döviz fiyatlarının serbest piyasada
oluşmasını sağlayamadı, ticaretin ve sanayinin önünü
açmadı.
Böylece, iktidarının daha beşinci yılında sıkıştı. Darlıklar,
yokluklar başladı.
Döviz darboğazını büyük ölçüde çözebilecek "turizme
yönelmeye" de Menderes'in aklı hiç basmadı. (Çünkü bir
çiftçiydi, ufku bununla sınırlıydı ve kalkınmadan "tarıma
traktör sokmayı" anlıyordu.) Sıkışınca da baskıya yöneldi. Bu
arada CHP de onu kışkırtmak için elinden geleni ardına
koymadı.