Şu "yüzde elli artı bir" lafı çok konuşulduğu, dilden dile çok dolaştırıldığı ve çarpıtıldığı için yanlış anlaşılıyor.
Çok kişi, yüzde elli artı biri, "yüzde elli artı yüzde bir" sanıyor!
Hayır, öyle değildir.
"Yüzde elli artı bir tek, ama bir tek oy" demektir.
Yüksek Seçim Kurulu seçmen sayısını açıkladı: 59,391,328... Yazıyla, elli dokuz milyon üç yüz doksan bir bin üç yüz yirmi sekiz...
Bunun yüzde ellisi, yani yarısı 29, 695, 664 ediyor. Yazıyla, yirmi dokuz milyon altı yüz doksan beş bin altı yüz altmış dört.
Bundan bir fazla oy alan, yani 29, 695, 665 toplayan cumhurbaşkanlığı seçimini ilk turda kazanır.
Bazılarının sandığı gibi yüzde elli artı yüzde bir aransaydı, kabaca 600 bin oy daha gerekecekti.
Bilin de...
Çünkü "yüzde yüz katılım" hiçbir şekilde mümkün değildir. İhtimal hesaplarına da, istatistik bilimine de aykırıdır. (Bilmez miyim? O dersten geçene kadar göbeğim çatlamıştı.)
Dikta rejimleri bile, çarpıttıkları seçim sonuçlarında "yüzde yüz katılım var" demeye utanırlar da "yüzde doksan" falan derler.
24 Haziran'da rekor düzeyde katılım bekleniyormuş... (Bu beklentiyi kimin nereden esinlendiği de belli değildir.) Yani yüzde 85 falan olacaktır...
Elli milyon seçmen kadar...
O zaman, yirmi beş milyonu azıcık geçen işi bitirecektir.
İkinci tur mu? Eğer bir ikinci tur olursa rakam önemli değil.
Orada da bir tek, ama bir tek oy fazla alan kazanır.
Herkes ipini kırıp yazlığa mazlığa gitse, seçime hepi topu 5 seçmen katılsa, İnce ya da Akşener 2 oy alsa, Erdoğan 3 oy alsa Erdoğan kazanır.
Bilin de...