Kenan Evren, Türkiye'nin mutlak hâkimi olduğu 1980-1983 yıllarında "adım adım Anadolu" programı yapar, çeşitli illeri dolaşırdı...
Her gittiği yerde de o il sakinlerinin hoşuna gidecek şekilde konuşur, kendince halka inerdi ("l" sesi ince okunacak.)
"Ne zamandır gelmek istiyordum, nasip kısmet bugüneymiş" diye lafa önce "light İslam" bir giriş yapar, arkasından örneğin Rize'de "ben de balıkçı çocuğuyum", Amasya'da "ben de elmacı çocuğuyum", Afyon'da "ben de kaymakçı çocuğuyum" derdi...
Konya'da attığı meydan nutkunda da "ben de imam çocuğuyum" demişti.
Hangi hergele uydurduysa, şu espri çok meşhurdu o zamanlar:
"Evren'e demişler ki, aman paşam Soğukoluk'a gitme!"
Ne de olsa o da bürokrasinin mümtaz bir evladı...
Yürürken yürürken Bolu'ya gelmiş, "Köroğlu'na selam, Köroğlu gibi olanlara selamlar" demiş.
Adapazarı'nda ıslama köftecilere selam çakacak, İzmit'e varınca da "dünyanın bütün pişmaniyecileri birleşiniz" mi diyecektir?
Gerçi "bu yürüyüşü Silivri'ye kadar uzatalım", hatta "Edirne'ye kadar gidip Demirtaş'ı da kurtaralım" diyenler var ama Kemal Bey çok şükür İstanbul'un içine girmeyecek.
Allah korusun yolu Karaköy'den ya da Tarlabaşı'ndan geçseydi ne diyecekti?