Günlük haber programı yapınca rüyalarına bile “son dakika”
vurgulu, çığırtkan ekran görüntüsü girer insanın. Aklını
kaçıran baba
Daha ilk günden Rabia Naz olayının ardına düştük
ekipçe, babanın isyanını ekrana taşıdık. Göz göre göre aklı başında
adamı tımarhaneye tıkmaya çalışan düzeni ifşa ettik. İçinde akla
gelmeyecek entrikalar geçen bu olay, AKP döneminin ibretlik
belgesidir, ne ararsanız var. Siyasetçi yakını biri trafik kazası
yapıyor, kazada bir çocuk can veriyor, ardından da ortaya baba
çıkıyor ve diyor ki: “Bu kaza değil cinayet!”
Kameralar karartılmış, görgü tanıkları susturulmuş, kızın amcası
esir alınmış yalancı tanık haline gelmiş, sonunda fatura baba
Şaban Vatan’a kesilmiş. AKP belediye başkanının
yeğeni siyasilerce korunmuş, Ankara’dan devreye girilmiş olay
örtbas edilsin diye elbirliği ile mücadele verilmiş! Bu koşullarda
evladını yitiren baba aklını kaçırabilirdi ve gayet doğal olurdu.
Şaban Vatan tam tersine dedektif gibi iz sürdü, ardına kamuoyu
desteğini de alarak isyan etti. Bu lümpenliğin iktidarını sarstı.
Sen misin soran
Alican Uludağ’ın haberini okuduk dün; İstanbul’da
arabasıyla seyir halinde olan sürücü, trafikte bunalınca soruyor:
“Neden duruyoruz, bekliyoruz?” Yanıt işkence, dayak! Çağın en
görgüsüz düğünü gerçekleşsin diye yollar kapanmış. İki sermaye
nikâhlanacak, buradan yeni tosuncuklar doğacak! Nikâh şahidi kim?
Erdoğan! Eh hal böyle olunca elbette yollar
tutulacak! Darp edilen kişi avukat, hukukçu! Cumhurbaşkanına
hakaretten zorla tutanak imzalattırılıyor. Hukukçunun yasalarla
korunmuş konumu falan kimsenin umurunda değil. Avukatın yüzünde,
bedeninde darp izleri var.
Her iktidar kendi döneminin zenginlerini yarattı....