AKP’li yıllarda: “Bu kez de oyumu veriyorum ödünç olarak, AKP gitsin de ne olursa olsun” diyen yurttaşların sayısı azımsanamayacak düzeydedir. AKP’nin giderek ağırlaşan baskı düzenine karşı, toplumun soluk alamaz hale gelmesi, muhalefeti tüm unsurlarıyla kolaycılığa götürdü, ondan da hesap sorulamaz hale geldi. Kılıçdaroğlu’nun Ekmeleddin tercihinden sonra “Tıpış tıpış sandığa gideceksiniz” cümlesi bunun en güzel kanıtıdır.
Elbette muhalefeti salt CHP olarak almıyorum, bu da ayrıca büyük yanlıştır. Ancak en büyük muhalif örgüt olan CHP’nin tavrı kuşkusuz belirleyicidir. Yine bizi sandığa çağırıyor muhalefet, peki gitmemiz için haklı ve nesnel koşullar var mı? Başka türlü söylersek; sonucu baştan belli bir seçim olacaksa eğer, bizi niye demokrasi varmış gibi davranarak avutuyorsunuz?
“Cumhur İttifakı” denen kabaca Türkçü, İslamcı koalisyona karşı, örneğin İdris Naim Şahin gibi, eski AKP’li bakanla ne gibi sonuç almayı umuyorsunuz? Eğer seçimi İdris Naim Şahin kazanırsa, herhangi uygar bir insanın mutlu olması için bana bir tek sebep söyler misiniz? (Elbette sadece Şahin değil, hemen her ilde benzer örnek bulabiliriz. Kişi temsilidir.)
Ankara’da, son seçimi Yavaş kazanmıştı, ayak oyunuyla sabah Gökçek’e gitti seçim. Bu kadar açık bir durum söz konusuyken, şimdi aynı sandıklardan, demokrasiye uygun bir sonuç alınacağına inanıyor musunuz? O gün hakkını arayamayan, bugün hangi veriyle bize güvence vermektedir? (Bu arada Yavaş’ın da aşırı milliyetçi olduğunun altını çizmek isterim. Yani kazansa bile, kazanan kim sorusu hep olacak.)
Benzer bir durum 16 Nisan halk oylaması için de geçerli. Yurdun her yanında halk “hayır” dediği halde, sonuçlar kıl payı olarak “evet” şeklinde açıklanmışke...