Baştan beri yazdım: “Bu seçim RTE için güvenoyu
niteliği taşımaktadır” diye. Muhalefetin “yerel yönetici seçiyoruz”
söylemi doğru değildir. Türkiye’de düzen değişti, Meclis ortadan
kalktı, atamayla bakanlar saptanıyor ve sadece saraya karşı sorumlu
bu kişiler. Denetleme yetkisi elinden alınan Meclis işlevini
yitirince, sandık ayrıca önemli hale geldi. Dahası, bu seçim
Kılıçdaroğlu için de son şanstır. Alınacak
herhangi başarısız sonuç, muhtemelen siyasal yaşamının sonu olur.
İdeolojik sorun
Seçim, iki lider için açık güvenoyu niteliği taşımakta.
Akşener/Bahçeli ancak bu iki lider varsa denklemde
anlamlı yer ediniyor. Biri değişirse, onların da yeni konumu belli
olur. Yalnız şunu söylemeliyim ki milliyetçi partinin (bence tek
partidir onlar) iki başkanı, toplumsal karşılıklarından çok öte
başarı kazandılar. Tehlikeli milliyetçi dil siyasetin tamamına
egemen oldu. Bazı şehirlerde kim kimin adayı anlamak hayli güç!
Herkes ülkücü selamı veriyor, ölüm yıldönümünde
Muhsin Yazıcıoğlu’na övgüde sınır
tanımadı liderler/adaylar!
Şu halde, kim kazanırsa kazansın, önümüzdeki süreç bu milliyetçi
dilin, tavrın doğuracağı sonuçlarla biçimlenecek siyaset. Kürt
meselesi, Suriyeli göçmenlerin durumu, iktisadi krizin
derinleşmesiyle büyüyecek. Daha otoriter, baskıcı günler gelecek.
Milliyetçilerin zafer kanıtı, idam tartışmasıdır. Kılıçdaroğlu
dolduruşa gelip “getirin dokunulmazlığı kaldıralım” dedi, vekilini
aylarca içerde tuttular. Yine “beni asacaklarmış, getirin öneriyi
ben de olumlu oy kullanacağım” diyor. Siyaset ilkeler üzerinden
yapılmazsa, sonucu vahim olur. Türkiye ilkel idam uygulamasını
uzlaşı ile aştı, şimdi üç beş oy (!) için bu resti görmenin anlamı
nedir?
Seçimin...