Bilgin Gökberk, “BaşakCity”
dedi onlar için. Tarifi yerli yerinde: “Bir kentte yaşayan
insanların parasıyla onları mutsuz etmek için kurulmuş takım.” Biz
İstanbul’da yaşayanlar cebimizden gasp edilen paralarla Başakşehir
rezaletinin kaynağını sağlıyoruz. Peki, nedir Başakşehir?
Siyasal İslamcılar İstanbul belediyesini ele geçirince,
kafalarındaki betondan kenti yaratmak için model gerektiğinin
farkındaydılar. Geleneksel İstanbul semtlerinden farklı,
öngördükleri yaşam biçimine uygun bir yer yarattılar. Adına da
Başakşehir dediler. Muhafazakâr, betondan, sanatsız, sevgisiz,
acayip bir semt... İleride ülkeyi ne hale getireceklerinin küçük
örneğiydi burası. İktidar basamakları hızla tırmanıldı. Cumhuriyet
çöktü ve Yeni Türkiye kuruldu.
Din afyonunu sıkça yutan, milliyetçilikle avutulan ahaliye bir de
ayak topu uyuşturucusu şırınga edilmeliydi. Genlerine Cumhuriyet
kazınmış Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe ile bu işin olmayacağı
da kesindi. Her ne kadar FETÖ ile birlikte Fenerbahçe’ye hamle
yapıldıysa da, iş tutmadı, kitleler ayağa kalkınca geri adım
atıldı. Öyleyse? Sahte başarı öyküsünün zamanı geldi. Muhtemelen
geç kaldıklarının da farkındalar, bu sene Başakşehir şampiyon
yapılacaktır!
*** Galatasaray değerli arazisini
TOKİ’ye verip, pek de matah olmayan bir yerde yeni stadına kavuştu.
Tevfik Fikret’in ruhu şahlandı açılış gününde,
yöneticiler on takla attı ama protestolara engel olamadılar.
Dönemin bakanı Erdoğan Bayraktar taraftara hakaret
etti. RTE aradığını bulamadı, tepesi attı.
Galatasaray’dan hesap sorulmalıydı elbette. İş üç beş yöneticinin
kellesinin alınmasıyla bitecek sananlar yanılır. Kulüp ile lise
tartışmasını bir de burada okuyun.
...