Sevimsiz olmayı göze almayan birinin elinde kalem olması boşunadır. Herkese boncuk dağıtarak fikir oluşmaz. Nâzım Hikmet “Putları” yıkarken, sonunda beni severler mi, sevmezler mi, diye düşünmemişti. Bugün ona tuzak kuranlar unutuldu, anımsananlar da iyi anılmıyor. Sıcak gündem sorunlarına kendini çok kaptıran biri ayrıca yolunu yitirir. Bizim çağımız, bizim memleketimizde daha ağır yaşanıyor. Her birimiz sınav veriyoruz, susarken de söylerken de!
Dış siyasette utanç verecek kadar lakayt halimiz ne denli umutsuz kılıyorsa her birimizi, muhalif liderin kıraathane açıklamaları da bundan farksız. Biri büyük, diğeri küçük konu değil mi? Değil! Her biri ideolojik düzeyi ortaya koyuyor. “Mavi Vatan” diye uydurulan kavram bir türlü sorgulanamıyor örneğin. Kim, neden şimdi önümüze koydu bunu diye? Mesele askeriymiş gibi sunularak özü saptırılıyor. Ekrandan konuşanlar en haklı olduğumuz konuda bile zırvalamayı başarıyor.