Kabaca ülkeyi şöyle ikiye ayırmak
istiyorlar:
RTE, AKP, MHP,
Perinçek, BBP, DSP, Feyzioğlu bir
taraf;
CHP, İP, HDP (kimi destekçi sol partiler), SP,
Gül, Davutoğlu, Babacan öteki taraf!
Eğer bunlardan biri değilseniz, düzen dışı
sayılıyorsunuz. Ki doğrusu da budur zaten. Böyle herhangi bir ilke
olmaksızın yan yana düşmeye kimileri “liberal demokrasi”
diyerek halkı uyutur. Yerseniz...
Gerçek şudur: Bu türden saflaşmalar sadece
diktatörlük getirir, gücü eline geçirenin iktidarını
sağlamlaştırır. Kökten itiraz etmezseniz, düzen içinde sevimli
muhalefet olur, “çaresiz” halkın alkışını alıp
pohpohlanarak günü gün edersiniz.
***
Elbette bu söylediğim, yukarıda adı geçen kurum ve kişilerin tamamı her zaman yanlış söyler/yapar anlamına gelmez. Örneğin geçen hafta sonu; Selvi Kılıçdaroğlu, Başak Demirtaş, Dilek İmamoğlu’nun kahve içip dertleşmesi, göze hoş görünmüştür. Birinin kocası zorbaca hapse kondu, diğerininki linç edilerek öldürülmek istendi, ötekinin elinden kazandığı seçim alındı. İtiş kakış siyaseti yerine, konuşabilmek, demokratik çıtayı yükseltmek heyecan verir hepimize. Şu uyarıyı yapmak gerek: Siyasetçi eşleri simgedir, tamamen oyun dışı değildir, ancak onlardan kurucu olarak söz etmek de yanlıştır. Fotoğrafın verilme biçimi ve zamanına kuşkumu saklı tutarak, memnuniyetimi dile getirmek isterim.
***
“Halk dalkavukluğu ihanettir” diye yazdım. Halk her zaman doğru karar vermez. (Çoğu zaman demeliyim) Geçen hafta Metin Feyzioğlu zırvalıklarını dinleyerek geçti. Peki, kimdi bu adam? Koca avukatların oylarıyla TBB’ye başkan olarak seçilmiş profesör! Demek okuryazar hukukçular yanılmış, bir. CHP’de Kılıçdaroğlu gitsin diye çözüm arayan ulusalcıların ve onların medya tetikçilerinin son model “kurtarıcı” ürünüydü, iki. Dahası, CHP delegesinin PM’ye en çok oyla soktuğu süper kahramandı, üç!
***