Tunç Soyer’e babası üzerinden saldırı ustalıkla
sürdürülen tarihi terse çevirme/kendine göre tarih uydurma
sürecinin ileri aşamasıdır. AKP’nin oluşması için ABD eliyle
kurgulanan “12 Eylül faşist darbesi” bu ülkenin bedel ödeyen
devrimcilerine, işçi sınıfına yapılmıştır. Sermaye (TÜSİAD),
İslamcılar, tüm sağcılar (Ülkücüler ve türevi siyasal akımlar),
NATO ordusu kol kola girerek ayağa kalkmış, iktidarı almak üzere
olan sosyalistleri darbe ile devirmiştir. Mesele budur. Bu yolla
neo-liberal tezler öne çıkarılmış, Özal
direksiyona oturtulmuştur. Sonuçta RTE
yaratılmıştır.
AKP düzen siyasetine muhalefet eder gibi görünerek iktidar oldu.
Sürekli düşman yaratarak, tuhaf öyküler uydurarak tabanını uyuttu.
Şimdi önünde hiçbir engel yok. Artık Türkiye siyasetine sağcı dil
egemen. Dinci, milliyetçi, piyasacı oldu tüm düzen partileri. Artık
devlet AKP’dir. Hal böyle olunca atılan her adımdan ve sonuçtan tam
sorumlu AKP’dir. Daha doğrusu böyle bir parti olmadığı için RTE!
Bugün yine güçlü düşmana, kahramanlık öykülerine gereksinim duyuyor
AKP. Üstelik başkanlığı içinde hızla eriyen ülkücülere sus payı
vermek zorunda RTE. Bu sadece para, ihale, bürokraside görev
uydurarak sağlanamaz. Bir de öykü lazım ki, evlatlar kolay emir
alabilsin! Nedir 12 Eylül gerçeği peki?
Ülkücüler devlet görevi sayarak devrimcilerin katledilmesinde en
önde görev almışlardır 12 Eylül’e giden süreçte. Darbe sonrası
içeri alınanların dediği gibi: “Görüşleri iktidarda kendileri
mahpusta” olunca, nasıl bir tezgâhın içine düştüklerini kavradılar.
Yani sınırlı sayıda yargılanan, ceza alan ülkücü, ortakları
tarafından ihanete uğramıştır. Mesele budur. Bugün üstü örtülmeye,
terse çevrilmeye çalışılan tarih budur. Soyer’e tavsiyem asla
savunmaya geçmemesidir. “12 Eylül’de herkes bedel ödedi” yalanına
zemin yaratacak söylemlerden ka...