Bir de kazanılan seçim çalınınca, kahraman arayan ahali için önemli bir simge haline geldi. Üstelik yılların saldırgan yandaş basını vurdukça büyüdü. İyi yazılmış metinleri, dört eğilimi içine alan tutumu patlama yapmasına neden oldu. Yirmi beş yıl sonra İstanbul kazanıldı, Erdoğan’ın sırtını mindere getiren ilk adam olarak tarihe adını yazdırdı. Ben dahil, kimsenin İmamoğlu zaferine diyeceği yok.
***
Türkiye olağanüstü koşulları yaşıyor uzun zamandır. Her şeyin güzel olması için büyük uzlaşı gerekiyordu, bunu sağlayan kahramanları yakından tanıyoruz aslında. Asıl mesele şu, bu sürecin mimarlarından biri kendi olarak, önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olsa, sandıktan çıkabilir mi? Başka türlü söylersek, sahiden herkes için her şey güzel oldu mu, olacak mı? Öyleyse başlayalım, keyif kaçırmak pahasına!
***