Elias Canetti, “Körleşme” adlı romanında
Prof. Kien adlı bilim adamını anlatır. Prof. Kien
dünyanın sayılı sinologlarından biridir. Hayatını kütüphanesinde
geçirmektedir. Kitaplardan daha önemli hiçbir değer, nesne, varlık
yoktur Prof. Kien için. Sadece okumak ister, düşünmek ve yazmak!
İlk bakışta cazip gibi görünse de böyle yaşamak, gerçek bir körlük
halidir bu! Yanında çalışan Therese adlı kadın
kitaplarına çok iyi davrandığı için ilgisini çeker, günün birinde
evlenmek isteyince Therese, ‘hayır’ demez ona Prof. Kien ve o andan
itibaren de hayatı altüst olur. Prof. Kien bilgi deposudur ama
yaşam deneyiminden yoksundur. Açgözlü, cahil kadın hemen yönetime
el koyar. Kadın bu varlıklı adamın neyi var neyi yoksa ele geçirir,
kitaplara da kötü davranmaya başlar. Prof. Kien korkunç günler
geçirir, kendini tuhaf olayların içinde bulur. Kabaca öykü bu!
Elbet roman mutlaka okunmalı.
Prof. İlber Ortaylı, tahminimce
son derece zengin olan kütüphanesini saraya bağışladı geçen hafta.
Ardından da Kültür Bakanlığı’na danışman oldu. İlkin bir Kien
vakasıyla mı karşı karşıyayız, diye düşündüm. Sonra iyi niyetime
kızdım. Kien yaşam beceriksizi olduğu için başına türlü işler
açıyordu, oysa bizim İlber Hoca reklam filmlerinde oynamak dahil,
hayatın tüm renklerini tatmakta pek mahir. Prof. Kien körleşmişti,
Prof. Ortaylı hayli açıkgözlüydü! Demek başka bir durum söz konusu!
Bilerek ve isteyerek, kendi iktidarını güçlendirmek, şöhret ve
belki para için böyle bir tutum takınmaktaydı Prof. Ortaylı! Ya da
tersine Prof. Ortaylı ideolojisine uygun bir yerde duruyordu,
toplum onu ‘aydın’ diye tarif ederek yanılmıştı. Özel bir vaka ile
karşı karşıyayız. Demek ki bilgili olan her kişiye ‘aydın’ demek
doğru değil.
Sıkı eleştiriler yazan Taylan Kara, İlber Hoca
hakkında ilg...