Raşit Kemali’den Orhan Kemal’e, mahpus Balaban’dan ressam Balaban’a...
1
Yurdunun caddelerinde devrimci olarak dolaşır
Nâzım Hikmet. İşi gücü şiirdir, tiyatrodur, sanattır. Artık yazmak,
yaratmak, insanına ulaşmak ister. Arkadaşı Vâ Nu ile gider
Sertellerin Tan gazetesine. Sanki gazete için yaratılmıştır, her iş
gelir elinden. Daha ilk karşılaşmada, dilinden şiir dökülür.
Gözlerini kapar okur okur, odada derin sessizlik büyür, kim varsa
dinleyen işittiği karşısında heyecanla tutar soluğunu. Hemen başlar
göreve. Nerede olsa neşe verir insana, ancak kalemi keskindir. Bir
bir başlayacaktır putları yıkmaya!Ne zaman eline kalem alsa,
hep isyanı yazar Nâzım. “Şairi Azam Abdülhak Hamit”e doğrudan savaş
açar, Yakup Kadri’den sözünü esirgemez. Sorar: “Kimdir milli edip?”
diye. Hakikati söylemekten sakınmaz. Okuyunca genç şairin isyanını
Abdülhak Hamit evine davet eder, gergin başlar akşam yemeği. Kibar,
sağduyuludur yaşlı olanı, öteki dengeli ve biraz da mahcuptur
sanki. “Elbet gençler putları kıracak” der Hamit. El sıkışırlar,
bir daha tek satır yazmaz Nâzım hakkında Şairi Azam’ın. Merttir
Nâzım, kimseyi arkadan
hançerlemez...