Kim bu ezberi yerleştirdi bilmiyorum, anonim olsa gerek, kabaca: “Burası muhafazakâr bir ülke, çoğunluk Müslüman o halde buna uygun pragmatik siyaset gütmeden iktidar olmak mümkün değildir.” Külliyen yanlış kanı bu! Bu ülkede tarikat, cemaat ilişkilerinden medet uman/zorlanan kesim hayli küçüktür. Bu kitle, sermaye-ordu işbirliği ile 12 Eylül 1980’de yaratıldı. NATO subaylarından oluşan TSK üst kademesi, bilerek ve isteyerek Amerikancı milliyetçiliği, dinciliği yarattı. Bunların toplamına “liberal” dendi, özgürlükçü diye yutturulmaya çalışıldı. Bugün AKP’ye direnç gösteren milyonlar asgari olarak Cumhuriyetçidir, Mustafa Kemal’den anladıkları aydınlanmadır. Ülkenin genlerine, sanılanın aksine laiklik işlenmiştir!
***
Yeri gelmişken söyleyeyim: Her hafta belediye başkanları ve milletvekillerinin “hayırlı cumalar” diyen mesaj tacizinden rahatsız olan yok mu? Bu mesajları kimin parasıyla atıyorsunuz? Kaldı ki biz sizin hangi camide namaz kıldığınızı, ne kadar ibadet ettiğinizi falan bilmek de istemiyoruz. Hadi AKP böyle, CHP’ye ne oluyor? Bu din gösterisi kim için? Kılıçdaroğlu “sağa kayma” eleştirisinden rahatsız, o halde bu israfa, keyfiyete son vermeli! Şu “kul hakkı” cümlesini kurmasın artık Kılıçdaroğlu mesela. Biz 1923’te yurttaş olduk. Padişahın kulu olur!
***
Basit bir soru: “NATO’ya inanan, oradan eğitim alan bir subay antiemperyalist olabilir mi?” Yanıtı biliyoruz. Tüm Genelkurmay başkanları bu çizgiden seçildi. Hep denir ya “Mustafa Kemal’den sonra TSK Amerikancı oldu” diye. Menderes’ten bu tarafa doğrudur bu. Kenan Evren’den, “Pişmemiş yemeğe soğan doğramam” diyen Hilmi Özkök’e budur durum. Şimdi kendini aklamak için çırpınıyor bazısı. Açıktır, elleriyle ülke güvenliğini FETÖ’ye teslim ettiler. Bunu da “hukuka saygı, demokrasi” diye yutturmaya kalktılar. Abuk sabuk e-muhtıra metniyle AKP’ye cansuyu veren Büyükanıt da, “Kozmik Oda”yı açan Başbuğ da kusurludur.
***