Bakıyorum da kimseler laikliğin ayaklar altına alınmasından pek rahatsız değil. Geçici, uçucu başarılardan ayakları yerden kesilmiş kalabalığa anımsatırım: Gezi dahil tüm toplumsal direnişlerin altında laikliğin örselenmesi vardır. Doğrusu ben koyu bir laikçiyim. Ekmek, su olduğunu biliyorum laikliğin.
***
Yakında erken seçim bekliyorum, kabine yenilenmesi çöküşü durduramaz. Sandığa giderken kim bilir “bu ülkenin büyük çoğunluğu muhafazakâr, dindar” söylemi ardına saklanıp, laiklik nasıl ayakaltına alınacak! Öyle ya da böyle, bir Meclis olacak ve açılış günü gelecek. RTE dese ki: “Bu Meclis dualarla açılmalı.” Kim nasıl karşı çıkacak? Liberaller, “İlk Meclis dualarla açıldı” diyerek örnek göstermedi mi Mustafa Kemal’li ilk Meclis’i?
Biri çıkıp da, “Daha Osmanlı ayaktaydı, olay bundan yüzyıl önce geçiyor, yeni Cumhuriyet henüz ilan edilmişti” demedi. Diyen aşağılandı, “vesayetçi” oldu. Bir kısmı da içeri atıldı.
***
Belediye başkanları seçildikten sonra ilk nikâhları kıymaya başladı. Mutluluk dilerim çiftlere. Yalnız aynı dönemde gözden kaçtı sanırım, müftüler de nikâh kıymaya başladı. Açıkça medeni hukuka, laikliğe aykırı bu durumu bir güzel herkes içine sindirdi! Şimdi kalkıp itiraz etseniz, diyecekler ki: “İstanbul başkanınız dualarla göreve başlamadı mı? Siz ümmeti Muhammed’in evladı değil misiniz?” İşin matrak(!) yanı uygulamanın Ağrı Belediyesi’nde başlamış olması. Başkan Savcı Sayan! Peki, Sayan kim? Eski CHP MYK üyesi!
***