Dün ODTÜ Rektörü Verşan Kök aradı. Aramızda geçen konuşmayı izin almadığım için yazmayacağım. Ancak bu vesileyle ODTÜ ve neo-liberal dönemde üniversite meselesi üzerine düşündüklerimi aktaracağım. Bu arada Verşan Kök’ü canlı yayına davet ettim. Dilerse Cumhuriyet adına söyleşi yapabileceğimi de ekledim. Kabul etmedi.
***
Bunca piyasalaşan ortamda ODTÜ birden çok anlam, değer ve önem taşıyor. Bundandır ki siyasal iktidarlar ODTÜ’ye egemen olmak ister öteden beri. Türkiye’nin devrimci, aydınlanmacı geleneğinin simgesidir ODTÜ. Dünyadaki saygın yeri, kuşaklar arası süren güçlü bağlar ile gericiliğe karşı direnmiş, özgün konumunu korumuştur. ODTÜ öğrencisine, öğretim üyesine ve dışarıda olsa bile gönüllülerine yaşam biçimi önerir. Toplumsal duyarlılığın önemi burada yatar. Öncüdür.
***
Boğaziçi Üniversitesi de önemli bir yapıdır. Bilimsel başarıları tartışılmaz. Lakin neo-liberal saldırı sürecinde yalpalamış, yazık ki sağlıklı yön bulamamıştır. Solliberallerin (ne demekse) etkisi altında kaldı Boğaziçi. Özgürlük, vesayet, demokrasi türü kavramların içinin boşalmasında önde koştu. Tam da iktidarın ekmeğine yağ sürmekti bu. (Elbette tüm bunların ayırdında olan öğrenciler, hocalar vardı. Sorun yönetseldi kuşkusuz) Oysa ODTÜ bu süreçte ölçüt koyan oldu. Yükseköğrenim paralı, içi boşalmış, lise düzeyine inmiş, sıradan meslek okulu haline gelmişken, ODTÜ tüm yönleriyle kişiliğini korudu.
***