Öteden beri yazdım, “Bu seçim güven oylaması anlamı taşır,
siyasi sonuçları olacaktır” diye. Yazıya oturduğum saatlerde
sandıklar açılmaya devam ediyor ve geriden gelen “Millet İttifakı”
adayları öne geçiyordu. İktidar tüm olanakları elinde tuttuğuna
göre, “hakemi de yenmiş” oluyor anlaşılan muhalefet partileri. Söz
konusu İstanbul olunca iş daha karmaşık hal aldı. İkinci kez ekrana
çıktı Ekrem İmamoğlu. Dersine iyi çalışmış, teslim
olmuyor. CHP için önemli siyasi aktör oldu, onu hesaba katmadan
adım atmak kolay değil artık, not düşelim.
Erken yorum risklidir, ancak iktisadi krizin acı fatura çıkardığı
ortada iktidara. Kabul etmek gerekir ki muhafazakâr dil seçime
damga vurdu, lakin esas olan yine de tencere oldu. Adana, Mersin,
Hatay dış siyasetin de etkisiyle net ve sert sonuç verdi.
Önümüzdeki günler gözler orada olacak. Antalya simgesel değere
sahip, AKP’nin zorla halkı dönüştürme çabası sonunda geri tepti.
Şaşırtıcı sonuç Bolu’dan, doğru aday sonuç getiriyor. Beklenmedik
başarı diyenler çıkacaktır, ancak Tanju Özcan
yörede çok sevilen biri, sahayı bilenler için şaşırtıcı değil
sonuç. Yanlış aday meselesi de önemli; Kırklareli’nde
Mehmet S. Kesimoğlu zafer kazandı. Demek ki;
“Ceketimi koysam kazanırım!” savı doğru değil. Bu da demokrasi için
ölçü oldu. Siyasal kriz olur mu?
Bugünden sonra siyaset kazanı fokurdayacak. “Türk tipi başkanlık”
işinin tutmadığı kesin. Ne numaralar olur, siyaset nasıl
biçimlenir, kestirmek güç. Ancak açık olan; tek adamın bu ülkeyi
yönetemeyeceğidir. RTE tercih yapacak; ya toplumla
sert, kıyasıya kavgaya girecek ya da demokrasi seçeneğini gönülsüz
de olsa deneyecek. Doğrusu ben doğasına aykırı olanı seçeceğini
sanmıyorum; otoriterleşme yönünde daha keskin adım...