Kültür Bakanlığı’nın elçi olarak görgüsüz bir kasabı seçmesi şaşırtıcı değildir. Hakkıyla elde edilmiş bu unvandan dolayı kimse temsilciyi suçlamamalıdır, “Yeni Türkiye” dedikleri budur. Dönemin ruhuna uygun bu elçilik atamasının Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör, Çekya’ya büyükelçi göndermekten farkı yoktur, aynı ölçülerle olmuştur. Herkes kendine sormalıdır: “Bu ülkede bana yer var mı?”, “Memleketime kendimi ait hissediyor muyum?” diye.
(Ülke mutfağını dünyaya anlatmak, eğer tüm kültürel konularda yeterli hassasiyet gösterilmişse anlaşılabilir. Lakin tüm kürede hayvan hakları tartışması sürerken, çevre sorunları hayvansal gıda tüketimi ile iç içe geçmiş haldeyken, memleketi kanlı hayvan görüntüleriyle tanıtmak pek akıl kârı olmasa gerek.)