Kabul etmek gerekir ki, Galatasaray, Beşiktaş, Başakşehir hatta
Trabzonspor’a bakıldığında şampiyonluk yarışındaki takımlar içinde
en vasat kadro Fenerbahçe’de.
Aykut Kocaman da, Aziz Yıldırım da bu durumun farkında ama mecburen
yutkunuyorlar. Çünkü UEFA’nın mali sopası enselerinde. Bu yüzden
sarı-lacivertli yönetim ara transfer döneminde kımıldayamıyor
bile.
Fenerbahçe, bu mevcut kadrosuyla hâlâ şampiyonluk yarışında varsa,
aslında bu rakiplerinin başarısızlığıdır. Çok uzak bir ihtimal olsa
da, sezon sonunda şampiyonluk kupasını sarı-lacivertli takım
kaldırırsa, bu zaferde aslan payı futbolcuların değil yüzde yüz
Aykut Kocaman’ın olacaktır.
Neredeyse her hafta acemice hatalarla yenilen goller ve kaybedilen
puanlara rağmen yarışta kalabilmek bile başlı başına bir başarıdır
aslında...
HHH
Fenerbahçe sezonun ilk yarısından biraz daha farklı olarak 4-4-1-1
düzeniyle maça başladı. Aykut Kocaman’ın Giuliano’yu, Fernandao’nun
hemen arkasında Alex rolünde oynatması bir hayli ilginçti.
Aslında Giuliano’nun 14. saniyedeki vuruşunda, top üst direk yerine
ağlarla buluşsaydı belki daha farklı bir maç izleyebilirdik.
Başlama düdüğüyle birlikte sarı-lacivertlilerin Göztepe’nin üzerine
kâbus gibi çökmesi ve golü bulduğu 14. dakikaya kadar sergilediği
futbol takdire şayandı.
Ancak, bu futbolu devam ettirmek ve Göztepe’nin gardını düşürecek
ikinci golü bulmak varken, futbolcuların bilinçaltındaki kontrollü
oyuna geçme düşüncesi sahaya yansıyınca, Göztepe bunun faturasını
58’de Poko’yla kesti.