Siyasal ahlaktan söz açıyorsanız eğer; hırsızlıklara,
rüşvetlere, gizli pazarlıklara izin vermeyeceksiniz. Siz, eğer
ahlaklı iseniz, zaten yapmayacaksınız da, yapanı da bulup
cezalandıracaksınız.
Öyle, ‘bu bizdendir, bizim adamımızdır, ortaya çıkarsa
iktidarımız zarar görür’ falan demeyeceksiniz.
Eğer bunları yapıyorsanız, yapanı biliyorsanız, bilip de üstünü
örtüyorsanız, olur ya, o zaman da ahlaktan söz
etmeyeceksiniz.
Entrika yapıyorsanız, tuzak kuruyorsanız, gizli dinlemelerle, gizli
kamera kayıtlarıyla dosya tutup tehdit ediyorsanız, olur ya, işte o
zaman ahlaktan söz etmeyeceksiniz.
Hukuku kendi cinayetlerinize alet etmeyeceksiniz. ‘İşte bu
işin davası görülmektedir, bizimle ilgisi yoktur’ falan
demeyeceksiniz. Siz yaptınız, kapalı kapılar ardında pişirip
kotardınız. Sonra da ellerinizi yıkar gibi yaptınız.
Ama el yıkamakla kanlı el temizlenmez, bunu bilemediniz.
***
Ustanız Adnan Menderes’in de eli kanlıydı.
Gençlerin kanı bulaşmıştı eline. İsmet
İnönü’nün başına atılan taşın kanı bulaşmıştı. Halkın din
duygularını ilk gıdıklayanlardı onlar.
Kendini sıkıştıran DP grubuna ‘siz isterseniz hilafeti bile
getirirsiniz’ diyerek bütün bakanlarının istifa ettiği
toplantıdan kendini kurtarmıştı. O da kendi diktatörlüğüne
sığınmaya çalışmış ama başaramamıştı. 27 Mayıs ‘Ordu Gençlik
El ele’ diyenlerin darbesiyle yıkılmıştı.
ABD’nin Türkiye’ye adım atışı onun dönemindedir.