Patrona Halil isyanında (1730 yılı), asilerin yakaladıkları subaylara bu soruyu sordukları rivayet edilir:
“Alaylı mısın? Mektepli misin?”
“Alaylılar” kendilerindendir, “mektepliler” ise onlardan.
Mektepli zabitler düşmandır, öldürülmelidir.
Alaylılar tarih boyunca mekteplilere düşman olmuştur.
Onların “okumuş” olmaları, kazandıkları üstün konum, bilgili olmaları eğitimsiz başarılılar için hep bir kıskançlık, nefret, düşmanlık konusu olmuştur.
Alaylılar.
Asla küçümsenmeye gelmez, hayatın içinde pişerek yetişmiş, kurnazlıklarıyla kazanmış kişilerdir. İçlerinde gerçekten de olgun, bilinçli kişiler çıkmıştır. Başarılarını rastlantı saymak yanlıştır.
Alaylılar güçsüzlüklerini dayanışmalarıyla güçlendirir.
Yalnız oldukları zaman hemen geri çekilirler, ancak kalabalık oldukları zaman zalim ve acımasızdırlar.
Osmanlı tarihi bu çatışmaların da tarihidir.
Namık Kemal yazardır, hatiptir. Hürriyet istemektedir. Magosa’ya sürülür.
Mithat Paşa iyi yetişmiş bir devlet adamıdır. Önce sürülür, sonra da boğdurulur.
Azgelişmiş kültür, okuryazarına düşmandır.
Fırsat buldukça iter kakar, hapseder, düşman gözüyle bakar.
Çünkü azgelişmiş kültürün iktidarı için “mektep”, “mektepli” sürekli bir tehdittir.
Olabildiğince işlevsiz bırakılmalı, “icabına bakılmalıdır”.
Alaylıların iktidarında yaşıyoruz.
Mektepliler onun için zorda.
***
Cumhuriyet gazetesi yöneticileri, yazarları, çizerleri hapiste.
Akın Atalay, İlhan Selçuk’un Vakıf Genel Sekreterliği’ne getirdiği avukat arkadaşımız.
Murat Sabuncu, gazeteci, sıra ona geldiğinde gazetenin genel yayın yöneticiliğini üstlenmiş.
Kadri Gürsel, gazeteci yazar, gazeteye yeni gelmiş, yazıları dikkat çeken bir basın ustası.