Atatürk’ten konuşuyorsunuz,
öyle mi?
Anasından, babasından, yatağından, yorganından
laf açıyorsunuz.
Kendi meşrebinize, niyetinize göre
konuşuyorsunuz.
Anlıyorum, O’nu yenemiyorsunuz.
Yıllardır uğraşıyorsunuz.
Olmuyor, yenemiyorsunuz.
Uğraşın bakalım ama biraz da
dinleyin.
***
Tarih: 1 Mart 1922.
Mustafa Kemal, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin
3. yılında açış konuşmasını yapıyor.
23 Nisan 1920’de açılan TBMM 3. toplantısını
yapıyor.
Dikkat edilsin. Kurtuluş Savaşı devam
etmektedir.
Konuşmadan bir bölüm şudur:
“Efendiler...
... Demiştim ki bu ülkenin gerçek sahibi ve
sosyal yapımızın gerçek unsuru köylüdür. İşte bu köylüdür ki,
bugüne kadar eğitim nurundan yoksun bırakılmıştır. Bundan dolayı,
bizim uygulayacağımız eğitim politikasının temeli ilk önce var olan
bu cehaleti yok etmektir. Ayrıntıya girmekten çekinerek bu
düşüncemi birkaç kelime ile açıklamak için diyebilirim ki, genel
olarak bütün köylüye okumak ve yazmak ve vatanını, dinini,
dünyasını tanıtacak kadar coğrafya, tarih, din ve ahlak ile ilgili
bilgiler vermek ve dört işlemi öğretmek eğitim programımızın ilk
amacıdır.”
(Bravo sesleri)
Kaynak: Atatürk’ün Meclis Açılış
Konuşmaları -Özgür Erdem, İleri Yayınları,
2017.
Kurtuluş Savaşı en sıcak çatışmalarla devam
etmektedir.
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Meclis’ten
cepheye koşacaktır.
26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz başlayacak, 30
Ağustos’ta Başkumandanlık Meydan Muharebesi
kazanılacaktır.
9 Eylül’de muzaffer Türk orduları İzmir’e
girmiştir.
Anlaşılıyor mu efendiler?