“Çırak aranıyor” demiştin bize Refik. Biz de
sahiden çırak aranıyor sanmıştık. Meğer bizi anlatırmışsın
Şair.
Bizim nasıl yaşamın çırağı olduğumuzu söylermişsin.
Biz de saf saf han kapılarına bakıp gülüşmüştük.
Han kapılarında çırak ilanları vardı.
Çırak aranıyordu.
Bizim kendimizi usta sandığımız zamanlardı.
Sen söylemiştin de biz anlamamıştık.
Sonra Bozkurt Güvenç Hoca’yı tanıdık.
Bozkurt Hoca bize çıraklığı anlattı.
Öyle sakin sakin anlattı, biz de dinledik.
Keşke sen de dinleseydin Refik, severdin.
Öğrenmeyi anlattı bize Bozkurt Hoca, biz öğretmeyi gördük.
Okurluğu anlattı bize Bozkurt Hoca, biz yazarlığı anladık.
Tarlayı anlattı bize, biz sofrayı gördük.
Düşünmeyi anlattı bize, biz bilgeliği gördük.
Dinlemeyi öğretti bize, biz anlatmayı öğrendik.
Uzlaşmayı anlattı bize, biz ilkeleri anladık.
Direnmeyi anlattı bize, biz azim nedir bildik.
Çıraklığı anlattı bize Bozkurt Hoca, biz ustalığı anladık.
Çıraklığı anlattı bize.
Çırağın meraklarını.
Çırağın öğrenme arzusunu.
Çırağın heyecanlarını.
Çıraklık maceralarını anlattı Bozkurt Hoca.
Çırak olmaya imrendik Refik.
Hepimiz çırak olalım i...