Meral Akşener “Evvelce de cinayetler işleniyordu ama onlar mertçe işleniyordu” deyiverdi.
İYİ Parti genel başkanı acaba hangi “mertçe işlenmiş cinayetleri” kastetmişti? Bunu açıklamadı ya da ben duymadım.
“Mertçe cinayetler”. İşte bilinçaltı itiraflarına bir örnek.
Bastırılmış duygular,
Unutulmak istenen anılar,
Açıklanması sorun yaratacak olaylar, bilinçaltına itilirler.
Ama onlar bilinçaltında yaşamaya devam ederler, beklenmedik bir anda da dışarı çıkıverirler.
BİLİNÇALTI VE FREUD
Bilinçaltının keşfi uzun süreler almış ve Sigmund Freud tarafından açıklanıp “psikanaliz” adıyla yeni bir çığır açmıştır.
İnsanın kendisini rahatsız eden duygularını, düşüncelerini, yaşanmışlıklarını bilinçaltına itmeleri onların nevrozlarının nedeni olmuştur.
Bu nevrozların tedavisi de “psikanalitik tedavi” yoluyla yapılabilir. Bugün kısaca “terapi” diye bilinen yöntem Freud tarafından uygulamaya konulmuştur.
BİLİNÇALTI İTİRAFLARI
Siyaset dünyasını incelediğiniz zaman bu konunun pek çok örneğini görürüz.
“Ağızdan kaçıvermiş” sanılan, “istenmeden söylenmiş” denilen birçok söz bu itiraflardır.
Meral Akşener’in sözleri böyle bir itiraftır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bilinçaltı yüklüdür.
Söylemek isteyip söyleyemediği, yapmak isteyip ertelediği birçok örnek bunu gösteriyor.
“İki ayyaş” sözü bunlardan birisidir. Atatürk ve İsmet İnönü’yü ismen dile getiremediği için onların “içki içen ikili” olduğunu anlatan sözler böyle bir itiraftır.
Ama o “iki ayyaş”tan başlıcası olan Atatürk’ün anıtmezarına gitmek zorunda kalması, eğilerek çelenk koyması da ayrı bir zorlanma olmalıdır.
Gene Erdoğan’ın “Al ananı da git” dediği kişinin “Anamızı ağlattınız” sözüne verdiği yanıt böyle bir reflekstir.
Devlet Bahçeli’nin bilinçaltı da şiddet yüklüdür.
Yaptığı konuşmalarda bu bilinçaltı yükü kendisini dışa vurmaktadır.
“Anayasa Mahkemesi kapatılmalıdır” sözü, bu yüksek mahkemenin verdiği kararları beğenmemesine dayalı bir ifadedir ve “kapatma” sözü yok etmeyle eşanlamlıdır.
“Böyle giderse sokağa çıkamazsın” tehdidi de muhalefet partisi liderine yönelik bir şiddet ifadesidir.
Geçmiş yıllarda Demokrat Parti başkanı olan Adnan Menderes de bilinçaltı itirafları yapmıştır.
“Odunu aday göstersem seçilir” diyen Menderes, seçilmiş partililerine hakaret ettiğini umursamamıştır.
Bir grup toplantısında hükümeti eleştiren milletvekillerine “Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz” diyen Adnan Menderes iktidar için neler yapabileceklerini söylemiştir.
Adalet Partisi Başkanı Süleyman Demirel de bilinçaltı itiraflarından kurtulamamıştır.
11 Eylül 1973 yılında Şili’de seçimle iktidara gelen Salvador Allende’nin iktidarının üçüncü yılında general Pinochet tarafından bir darbeyle düşürülüşünü, “Eyi oldu eyi” sözleriyle karşılamış, gazetecinin “Ama efendim, burada seçimle gelen bir başkanın darbeyle öldürülüşü söz konusu” sözlerine gene “eyi oldu eyi” diye yanıt vermiştir.
Gene Süleyman Demirel “Bana tesbih çekenle tetik çekenin bir olduğunu söyletemezsiniz” diyerek devrimci gençlerle ülkücü gençlerin farklı olduğunu söylemiştir.
Bülent Ecevit’in de bilinçaltı söylemleri olmuştur.
Ecevit, seçim sırasında, “Toprak işleyenin, su kullananın” sloganını vurgulamış, böylece toprak reformunu dile getirmiştir.
Bülent Ecevit iktidarı kazandıktan sonra emek ve emekçi yararına pek çok yenilik yapmışsa da “toprağı işleyenin, suyu kullananın” emelini yerine getirememiştir.
Ancak Bülent Ecevit’in namuslu, dürüst yönetimi, yaptığı yenilikler her zaman dile getirilmiş, akılda kalmıştır.
“Namuslu lider, dürüst yönetim”.
Her politikacının böyle olması gerekirken bu özelliklerin yinelenip durması ülkemizin politikacı düzeyini acı acı hatırlatmaktadır.
12 Eylül 1980 Askeri darbesinin lideri Kenan Evren de şu sözleri söylerken bilinçaltı itirafını yapmıştır: