Bu soruyu sormak zorundayız.
Çünkü “çocukluk dönemi” kalıcı etkilenmelerin dönemidir.
Erken çocukluk döneminde yaşananlar, zihinsel kalıplar oluşturarak sonraki dönemlerin kavşaklarını oluşturur.
Eğer çocuğu özgür düşünmeye, arkadaşlarıyla oynamaya olanak veren bir eğitimle yetiştirirseniz, ileride de özgürce düşünen, çevresiyle paylaşımcı erişkinler olacaklardır.
Eğer çocuğu zihinsel şartlanmayla, zihinsel kalıplarla yetiştirirseniz, bu kalıplara itaat eden, düşünmeden söyleneni yapan “insan- robotlar” yetiştirirsiniz.
Onun için de “Çocuklarımızı nasıl eğitelim” sorusu yerinde bir soru olarak karşımızda durur.
ERKEN ÇOCUKLUKTA DİN EĞİTİMİ
Bu alanın bir akademisyeni olan Prof. Dr. Adalet Kandır’ın görüşlerini önemli buluyorum:
“Gündemde eğitimle ilgili birçok sorun varken, yedi yıl aradan sonra 20. Milli Eğitim Bakanlığı Şûrası’ndan çıkan ‘okulöncesi programa din eğitiminin de alınması’ kararını, hiçbir bilimsel temeli olmayan kabul edilemez bir karar olarak görüyorum ve reddediyorum.
Çoğunluğunu 4-5 yaş çocuklarının oluşturduğu okulöncesi dönem, çocuğun gelişimsel olarak henüz yaşadığı somut dünyayı tanımaya ve anlamaya çalıştığı, kavram edinimi kazandığı, soyut düşüncenin gelişmediği, doğru - yanlış ayrımının tam olarak yapılamadığı bir dönemdir.