İkisini birbirinden ayıramazsınız.
Atatürk Cumhuriyeti - Cumhuriyet gazetesi.
Kurucu irade ikisini birlikte kurmuştur.
Atatürk Cumhuriyeti ne yapsan yıkılmayacaktır.
Ne yapsan yıkılmayacaktır. Ne yapsan dönüşmeyecektir.
Ne yapsan olmayacaktır.
Cumhuriyet davasında da görülüyor.
İşte, Vakıf İcra Komitesi yetkilisi Akın Atalay açıklıyor;
“Atatürk’ün adını verdiği, Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt, onun değerlerini ve kazanımlarını savunagelmiş, bu ülkenin en eski, en köklü gazetesi...”
Devam ediyor Atalay, “Yani Cumhuriyet gazetesi korkmaz, pes etmez, teslim olmaz. Çünkü illegal yapılarla, terörle, terör örgütleriyle, devlet içinde yuvalanmış çetelerle, cemaatlerle işi, ilişkisi, irtibatı, iltisakı olmaz.”
Peki, FETÖ ile irtibatı, yardımı, yataklık etmeyi nerede aramalı?
Ahmet Şık bunu açıklıyor;
“ .... Cemaatin devlet ve toplum için en tehlikeli hale gelecek güce erişmesininen büyük sorumlusu, ‘Ne istedilerse veren’ ve ‘yaptığı yardımlar için af dileyerek’ suçunu da itiraf eden Recep Tayyip Erdoğan ve 15 yıldır iktidar olan AKP’dir.”
Bunlar aklı başında olan, vicdan sahibi herkesin bildiği gerçekler.
Bu gerçekleri parkeci, tamirci, pideci öyküleriyle örtmeye çalışmak inandırıcı olmuyor.
En yakın zamanda bu tarihi savunmaları kitap yaparak hukuk fakültelerinde, iletişim fakültelerinde, siyasal bilimler kurumlarında okutulmalarını sağlamak öncelikli görev olmalı.
Akın Atalay’ın, Kadri Gürsel’in, Musa Kart’ın, Turhan Günay’ın, Güray Öz’ün Hakan Kara’nın, Önder Çelik’in, Ahmet Şık’ın savunmaları, satır satır okunacak demokrasi ve hukuk dersleri değerinde. Bütün yurttaşların bu savunmaların bütününü okumaları sağlanmalı.
Hikmet Çetinkaya. Yıllarca Fethullah Gülen cemaatinin tehlikelerini yazdı.
Aydın Engin. Gazetecilik nedir? Dersini verdi. Orhan Erinç. Basın ahlakını yılların deneyimiyle anlattı.
İddianame. Savunmalar. Yargıçlar. Ve kararlar.
Öncelikle tutukluluk durumunun kalkması.
Bütün sanıklar için. Ve hemen.
Böyle mi olacak? Göreceğiz.
Hukuk varsa da göreceğiz.
Hukuk yoksa da göreceğiz.
Hukukun biçimi var da adalet olacak mı? Göreceğiz.