Kapitalizmin unutturmaya çalıştığı bir değerdir
‘gönüllülük’.
Bir çıkar gözetmeden, bir rütbe beklemeden, bir unvan istemeden
kendini bir amaca adamak.
Aslında her insanın içinde olan bir içgüdüsel çekirdek.
Çinli üstat şakirdine demiş ki: ‘İçinde hem iyi yan var hem de kötü
yan’. Şakirt sormuş: ‘Hangisi büyür acaba ustam?’
Üstat yanıtlamış: ‘Sen hangisini beslersen o büyür.’
Bizim de içimizde ‘gönüllü özveri’ çekirdeği de var, ‘benim çıkarım
ne?’ çekirdeği de var.
Kapitalist öğreti ‘benim çıkarım’ı besleyip duruyor ama içimizdeki
insan yan da buna direniyor.
‘Gönüllü özveri’, tarihsel hümanizmanın da asıl cevheridir.
Konu nereden mi aklıma geldi.
Nilüfer Dündar’dan.
*** Nilüfer Dündar, tanıyanların çok
sevdiği, tanımayanların da tanımasını istediğim bir ‘nöbetçi
gönüllü’.
Gazetemiz ‘Japon Gülü yetiştiricisi’ diye sundu ki doğrudur.
Bir ‘KOOP-C’ toplantısında İlhan
Selçuk’un o nefis şiirsel ‘Japon Gülü’ yazısını
okuduk. Japon Gülü’nün o bütün güçlüklere karşın inatla yaşamasını,
umutla açmasını ne güzel anlatır İlhan Selçuk.
Hepimiz yeniden dinledik o şiiri. Daldık gittik güller arasına.
İşte Nilüfer Dündar o gün Japon Gülü yetiştirmeyi bir görev saydı.
Japon Gülü, giderek İlhan Selçuk’u yaşatmak oldu.
Nilüfer, yetiştirdiği Japon Gülle...