Bütün canlılar, -elbette insanlar daiçgüdüleriyle
doğarlar.
İçgüdüler canlıların hayatta kalma ve türlerini sürdürme
programlarıdır.
Üç temel içgüdü; korunma, beslenme, çoğalma
içgüdüleridir.
Korunma içgüdüsü; tehlikelerden kaçınma, kendini koruma donanımı
ile çalışır. Bu donanımın en işler
sistemi “korku”dur.
“Korku”, bizi tehlikelerden koruyan bir sistemin aracı olduğu halde
kimi zaman aşırı korku ile panik tepkisine dönüşür ve kişiyi
şaşırtır. Korkunun yön değiştirmesi kişiyi stres reaksiyonuna
sokar, bu durumda da şaşıran kişi beklenmedik işler
yapabilir.
Beslenme içgüdüsü de çağımızda işsizlik, parasızlık, çaresizlik
biçimlerinde aç kalma korkusuna yol açar.
İçgüdüsel insan, sürekli olarak korkusunu yatıştıracak bir güven
kaynağına, beslenmesini güven altına alacak bir duruma
zorunludur.
Sürüleşme, içgüdüsel insanın, tıpkı sürü canlıları gibi birbirine
bakarak, birbirine yaslanarak yaşamasına yol açar.
Sürü insanı bu sürüleşmede korunma ve beslenme güvencesini bulur.
Bu koşullar onun çoğalmasına da fırsatlar yaratır.
Kabileler, aşiretler, cemaatler tarih boyunca böyle oluşmuştur,
günümüzde de bu nedenlerle kimi toplumlarda sürer.
***