“Kurban bayramı”, öyle
mi?
Hayvanların kurban edildiği bir bayram mı
bu?
Yani, iyilik olsun diye.
Et yiyemeyenler bugünlerde et
yesin diye.
Kesilen hayvanlar kesenleri Sırat
köprüsünden geçirsin diye.
Bize böyle söylenmişti.
Peki, ya kurban edilenler insansa?
Kurban edilen insan da var mı?
Var ya, kurban ettiniz işte.
Nuriye’yi, Semih’i
açlık grevinde hapse attınız.
Onlar sizin adaletsizliğinizin
kurbanı ya.
Hapiste ölüyorlar.
Sizin kurbanlarınız.
Kutladığınız bayramın içinde onlar da yok
mu?
İşlerinden atıp aç bıraktığınız
insanlar.
Yüz elli binden fazla.
Onlar ne yiyecek diye merak
ediyor musunuz?
Siz bayram yaparken onlar da
aklınıza geliyor mu?
Ya hapislere attığınız insanlar.
Suç uydurup zincirlerin arkasında
yatırdığınız.
Sizin kurbanlarınız onlar.
Elleriniz kanlı sizin.
Bu kanların hesabını
vermeyeceğinizi sanmayın.
Hepsinin hesabını vereceksiniz.
Maskeli suratlarınızın üstündeki
sahte bakışlarınızı.
Biz unutmayacağız.
Size de unutturmayacağız.
Bu bayram gününde.
Sakın unutmayın.
***
Adaleti iktidarınıza kurban ettiniz
siz.
Çok kan döküldü çok.
Hapiste ölenler oldu.
Nasıl öldüler, dönüp bakmadınız
bile.
Kendini öldürenler oldu.
Silahını kafasına dayayıp tetiği
çekenler.
Kanları sizin üstünüze sıçrayanlar.
Adaleti kurban ettiniz.
Özgürlüğü kurban ettiniz.
Konuşanı astınız.
Yazanı kestiniz.
Düşüneni pişman ettiniz.
Kalemini kalbine sapladıklarınız
oldu.
Sizin kurbanlarınızdır.
Kanlı ellerinizin kurbanları.
***