Merak edilen bir konudur bu: “İnsan nasıl güdülür?”
Politikacıların yanıtını aradığı sorudur bu.
Pazarlamacılar, şirketler, yöneticiler bu yanıtın peşindedir.
Reklamcının şifresi de budur:
“İnsan nasıl güdülür?”
Yüzyıllar boyunca çeşitli araştırmalarla varılan yanıt: Havuç ve
sopa ile.
Havuç, burna yaklaştırılan çekici yiyecektir.
Sopa da, yola gelmezse korkutan ceza.
Ben kestirmeden gideceğim:
İnsan umut ve korku ikilisi ile güdülür.
Kazanmayı “umut” edeceksin, kaybetmekten “korkacaksın”.
Günümüzde bunu veren iki sistem var:
Birincisi inançtır. Bu dünyada korkacaksın, öbür dünyayı umut
edeceksin.
İkincisi de, taksitle mal edinme yöntemidir. Borcundan korkacaksın,
elde ettiğini umut edeceksin.
İşte bu iki sistemle insanlar güdülüyor.
İnançla güdülüyor, köle ediliyorsun.
Borçla da esir edilip yıllarca hizmete koşuluyorsun.
İşte size kolayından toplumu güdüleme şifresi.
İnancın durdurduğu zihinsel eleştiri ile kapitalizmin kör edici mal
edinme yöntemleri birleştiği zaman olan budur.
Bizim toplum neden ortaya çıkan hırsızlığa aldırmıyor?
Bizim toplum neden gözünün önündeki haksızlığı görmüyor?
Bizim toplum neden en açık din hükümlerine uymuyor?
Hırsızlık yapmayacaksın!