Referandum diyorum. Karar mı? Kader mi?
Toplumun nabzını tutun, “Hayır” diyor. Oran mı? Yüzde 60
bandında.
Nedenini en iyi AKP kurmayları biliyor.
Toplum belli bir “bilme doyumu”na ulaştı.
Bilme doyumu.
Aldanmanın, kanmanın; aldanmış, kanmış görünmenin de bir sınırı
var.
İşte, AKP yandaşı da o sınıra ulaştı.
17-25 olayını yalayıp yutmuş gibi yaptı.
Ülkenin her yanındaki yolsuzlukları görmezden geldi.
Adaletsiz uygulamalara başını çevirdi.
Yukarılarda oynanan oyunları görüp de görmezden geldi.
Kullanılıp atılan önemli figürleri bilip de bilmezden
geldi.
FETÖ olayında kol kola yaşananların sonradan nasıl suç sayıldığını
gördü.
Bunları yıllardır yapanların nasıl sıyrıldığına tanık
oldu.
PKK olayında yaşanan zikzakların nasıl inkâr edildiğini
gördü.
Görmezden gelmenin de bir sınırı var.
Bilmezden gelmenin de bir sıkıntısı var.
Tanıklık bir yerden sonra suç ortaklığına dönüşür.
AKP seçmeni işte bu sınıra ulaştı.
Eli Evet’e gitse de içi HAYIR’da.
AKP yöneticilerini rahatsız eden de bu.
Onun için artık her şeyi yapıyorlar.
HAYIR diyecekleri terörist ilan ediyorlar.
Hedeflerine CHP’yi oturtuyorlar.
Her türlü baskıyı uyguluyorlar.
Her şeyi kendi amaçları için kullanıyorlar.
Tehdit, şantaj, tutuklama, baskı, zulüm.
Ödül olarak da devlet kadroları, ekonomik rüşvetler
ellerinde.
Ama öyle bir süreç yaratıyorlar ki,
Ulaşmak istedikleri hedef meşruiyet sınırının altına
düşüyor.
Eğer bu yolla kazanırlarsa, meşru bir kazanım olmayacak.
Amaçladıkları gibi kazanırlarsa eğer,
17 Nisan’dan başlayacak süreçte, HAYIR demiş olanlar Evet’e razı
olacaklar mı?
Elbette ki HAYIR.
Ama Evet demiş olanlar “Hayır” diyen iç seslerini hep
duyacaklar.
Bu durumda çoğunluğu HAYIR diyen bir toplum nasıl
yönetilecek?
Kaçınılmaz olarak, zorbalıkla ve rüşvetle.
Her ikisi de bir toplum yönetiminin meşru yolları
değildir.
Onun için de HAYIR’ın kazanması AKP’nin de yararınadır.
Elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da
yararınadır.
HAYIR seçeneği, görece meşru kalabilmenin tek olasılığıdır.
***