Yargıçlık yeminli meslek
olmalıdır.
Bir hukukçu yargıç olacağı zaman sağ elini
kaldırmalı ve yemin etmelidir:
“Yargıç olarak mesleğimi yaparken
hukukun kurallarını tarafsız
uygulayacağıma; hiçbir etkinin altında
kalmadan karar vereceğime, sadece ve
sadece nesnel hukuk kurallarına bağlı
kalacağıma, namusum ve şerefimüzerine ant
içerim.”
Yargıç meslek yaşamı boyunca da bu andına sadık
kalmalıdır.
Çünkü yargıcın yaptığı iş, insanın yaşama hakkı
üzerinde karar vermektir.
Yargıcın doğru kararı, kişinin yaşama hakkını
koruyacaktır.
Yargıcın yanlış kararı, kişinin yaşama hakkını
elinden alacaktır.
Yargıçlık bu nedenle kutsal bir
meslektir.
Yargıcın bilerek yaptığı yanlış da bu nedenle
kendisine ağır bir vicdan yükü, topluma da verilen ağır bir
zarardır.
12 Eylül döneminin yargıçları bu yanlışın
örnekleridir.
FETÖ’nün yargıçları toplumun ağır
suçlularıdır.
Bu dönemin yargıçları da bu ağır yükün altında
sınav vermektedir.
Verdikleri kararlar, karar verdiklerinden çok
kendileri için verilmiş kararlar
olacaktır.
ADALET,
TÖRENLERDE KONUŞULANLARDA
DEĞİL,
MAHKEMELERDE VERİLEN KARARLARDA
ARANIR.
***
Tıp
doktoru Mengele, Nazi döneminde
kurulan Auschwitz toplama kampında tıbbi araştırmalar yaptı.
İnsanların çeşitli koşullarda nelere dayanabileceğini, bunların
sınırlarını araştırdı.
Sonradan amacının araştırma olduğunu
söyleyecekti ama yaptıkları insanlık suçuydu.
İşkencelere yardımcı olan tıp doktorları,
işkence izlerini görmezden gelerek rapor veren tıp doktorları
meslek ahlaklarını çiğneyen
suçlulardır.
Tıp mesleği yeminli bir meslektir ve bu
hekimler kendi yeminlerini
çiğnemişlerdir.