İktidar sözcüğü her zaman, işbaşında olan, yetkileri kullanma
hakkı olan, bu yetkileri kullanan kişileri, grupları akla
getirir.
Oysa iktidar, yapabilme gücüdür. Eğer siz, yapabilme gücünüzü (yani
iktidarınızı) karşınızdakinin iznine bağlı kılarsanız, işte o zaman
iktidarınız yok sayılır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi iktidar gücünü
kendi dışındakileri (kendi partisi, Başbakanı, muhalefet
partilerini, kurumları) yok sayarak kullanıyor. “Ben yaptım,
oldu” deyiminin tam anlamını uyguluyor, meydan okuyor, gücünü
ortaya koyuyor.
Kazanıyor mu? Kazandığını düşünüyor. Kazandığı zamanlar da oldu.
Şimdi kazanıp kazanmaması bugüne kadar yok saydıklarının tutumuna
bağlı olacak.
Eğer muhalefet, Cumhurbaşkanı’nın kendini bağlı saymadığı kuralları
hâlâ geçerli sayıyorsa o yörüngede dolanıp duracak, ama kendi
gücünü fark edip harekete geçirirse beklenmedik bir başarı
kazanacak.
Muhalefetin, öncelikle CHP’nin böyle bir gücü var mı?
Bakalım.
***
Ülkenin beyin gücü CHP’nin ya içinde ya yanında.
Kullanamıyor. Ülke çapında oyların yüzde yirmi beşini almış. Çok
güçlü bir oran. Temsil edemiyor.
Çok güçlü bir kurucu geçmişi var. Anlatamıyor, kekeliyor. Çok güçlü
bir kuruluş felsefesi var. Ağzına bile alamıyor. Dünyadaki
geleceğin ortağı. Farkında bile değil. Elindeki belediyeler
harikalar yaratıyor. Dönüp bakmayı bilmiyor. Eskişehir, turlar
düzenlenerek gezilen bir şehir olmuş. İzmir, Avrupa çapında tarihin
bir mücevheri. İstanbul’da Kadıköy, Şişli en yaşanacak ilçeler
seçilmiş. Silivri, tohum üretiminde devrim yaratacak çalışmalara
imza atmış.
Ülke bütün bunları bilmiyor, tanımıyor, dijital iletişim çağında bu
araçlar kullanılarak yapılacak tanıtımlardan partinin haberi var da
çabası yok.
CHP, kendi iktidar gücünün neredeyse inkârcısı olm