Şimdi bize gereken budur: Sakin ve kararlı
olmak.
Telaşa gerek yok.
Çalışılmış ama istenilen başarı noktasına
erişilememiştir.
Elbette nedenleri vardır. Nesnel olarak
aranması, bulunması gerekir.
Ancak telaşla, birbirimizi suçlayarak,
hırpalayarak doğruyu bulamayız.
Muharrem İnce, CHP’yi de aşan
bir başarı sağladı.
Belki böyle devam etmesi daha da yararlı
olur.
CHP’nin başına geçmesi partiyi mi güçlendirir,
İnce’yi mi geriletir, düşünülmeye değer.
Telaşa gerek yok.
Kemal Kılıçdaroğlu çok önemli
hamleler yaptı. Bunları görmezden gelmek yanlış olur.
Şimdi sıcak duygusal reflekslere değil, soğuk
mantıklı hesaplara gereksinmemiz var.
AKP + MHP iktidarı ortak bir güç değildir.
Sorunları çözecek bir güç de olmamıştır.
Tam tersine, bu ortaklık daha büyük sorunların
nedeni olmaya adaydır.
Seçimin sonucu ülkeyi büyük güçlüklere
sokmuştur.
Ama bu sonuç Başkan Erdoğan
için daha da güç koşullar yaratmıştır.
Tek başına yüklenen sorumluluk daha da ağır bir
yüktür.
Bunlar görülecektir.
***
Şimdi bize düşen görevler
nelerdir?
Görev bir: Asla bu sonuçla her şeyin bittiği
duygusuna kapılmamak.
Tersine, asıl görevin şimdi başladığını bilince
yerleştirmek.
Görev iki: “Ben ne yapabilirim” diye
kendine sormak.
Görevi başkasından beklemek alışkanlığından
vazgeçmek.
Görev üç: Kendisi gibi düşünenlerle
birleşmek.
Bir “Ortak Akıl” havuzu
oluşturmak.
Bu havuzda ayrıntılara girmeyen
“demokrasi için ortak gelecek” ilkesini temel
yapmak.
Geçmişe takılmadan geleceği hedefleyen programı
hazırlamak.
Her şeyi siyasal partilerden bekleyen tutumdan
vazgeçmek.
Siyasal partileri biçimlendirmekle
uğraşmamak.
Toplumsal değişimleri doğru anlayan analizler
yapmak.
Bu analizlere dayalı bilişsel hedefleri
belirlemek.
Yakın - orta - uzak hedeflere zamanlanmış
programlar yapmak.
Belirli uygulama yöntemlerini yaşama
geçirmek.
Temel görevlerimiz bunlar olmalıdır.
***
Toplumumuz her alanda yeniden
örgütlenmelidir.
Eğitim, her alanda bilimsel temelde yaygın
olarak örgütlenmelidir.
Okul eğitimi, aile eğitimi, karakter eğitimi,
düşünce eğitimi ele alınmalıdır.
Okul açmak, kurslar düzenlemek, seminer
programları, kültür buluşmaları, okuma grupları..
Her yerde örgütlenerek
gerçekleştirilmelidir.
Bilim alanı, matematiksel düşünce, modern fizik
- kimya - biyoloji, tarih bilinci, ekonomik coğrafya,
sömürgecilik tarihi, çağdaş kölelik konuları
toplumla paylaşılmalıdır.
Sanat alanı yeniden katılımcı eğitim anlamında
örgütlenmeli, sanat bilincinin ufuk genişletmesi,
yaratacağı farkındalık toplum bilincine bu
örgütlenme ile katılmalıdır.
Kültür değişimleri, ülkeler arasındaki kültür
farkları tartışmalı eğitim programları ile toplumla
paylaşılmalıdır.
Toplum bilinçlenmesine yapılacak her katkı,
kendi üzerine katlanarak artan ölçüde her alana yansıyacak,
sanıldığından çok daha kısa sürede görülecek bir gelişim
sağlayacaktır.
Bunlarla bir yere varılamaz anlayışı ülkemizi
bugünlere getirmiştir.
Şimdi yeni bir anlayışa, yeni bir atılıma kesin
zorunluluk vardır.
Toplumun bu gönüllü örgütlenmesi büyük sonuçlar
yaratacaktır.
Her aksiyon, kendi reaksiyonunu
yaratır.
***