Dünyanın en zor işlerinden birisidir “seçim yapmak”.
Çünkü, seçenekler arasında ölçüp biçerek karar vermeyi
gerektirir.
Televizyonda izlenecek programdan gömlek almaya kadar her şey bir
seçim yapmayı gerektirir.
Hele de mesleğini seçmek, eşini seçmek gibi yaşam dönemeçleri çok
daha sorumlu (ve elbette sorunlu) seçimlerdir.
Ama önümüzdeki “yerel yönetim seçimleri” seçmen için çok zorluk
yaratmayacaktır.
Seçmen, şimdiden neyi ve kimi seçeceğini belirlemiş gibidir.
Bizim siyaset alanımız temel eksene, buna dayalı ilkelere, hatta
yerel yönetimden beklenenlere bile pek bağlı sayılmaz.
Bizde seçmen partisini seçmiştir. Onun adayına oyunu verir ve
seçimini yapmış olur.
İyi de, partisini nasıl seçmiştir?
İşte sorun buradadır.
Bizim seçmen partisini “bu olsun” diye değil, “aman o olmasın” diye
seçer.
İşte bu “aman o olmasın da” korkusu “kim olursa olsun” diye
biter.
“Aman o olmasın” korkusunun gölgesinde yapılan oylamanın seçim
olduğunu düşünür müsünüz?
Elbette ki bu tercih bir seçim değildir, bir kaçış, bir
sığınmadır.
“Aman o olmasın” korkusunun nedenini sorsanız bir yanıt
alamazsınız, çünkü bu korkunun yanıtı yoktur.
Bu korku, gelenekselleşmiş bir önyargıdır.
“Bunlar dindar” sözünün de bir önyargı olduğu gibi.
Çünkü, bilinçli bir dindar, dinin ne olduğunu bilir, ona uymanın ve
uymamanın ne olduğunu bilerek değerlendirmesin...