Hayatta hiç kimse tarafsız değildir.
Küçük yaşlarımızda “ailemize tarafızdır”. Kimi zaman ömrümüz boyunca bu “aileye taraflılık” sürüp gider.
Sonraki dönemlerimizde “okul”, “arkadaşlar”, “meraklarımız” bizi “kendine taraf” eder.
Ergenlikten başlayıp erişkinliğe kadar uzanan süreçte hayatımıza bir eksen bulunca “bu eksene taraf” olarak tutumumuzu ayarlarız.
Ben bir “Cumhuriyet çocuğu olarak” (1930 doğumlu) yetişirken öğrendiğim “özgür akılcılığa taraf” oldum, yaşamım boyunca da bu “taraflılığı” değiştirmedim.
“Özgür akılcılığa taraf” olmak bize Atatürk’ün temsil ettiği “Aydınlanma ilkelerini” anlatıyordu.
Bu ilkeler, ortaçağın dogmalarına karşı “özgür akılcılığın uygarlığını” kurmuştu.