Evet, Taşmektep.
Tarık Akan’ın kurduğu okul.
Bir idealini gerçekleştirmek için kurdu.
Başlangıçtaki heyecanını çok iyi hatırlıyorum.
“Kendi okulum” demişti. “Bakırköy’de...” “Onu açıyorum.”
Sadece vefa borcu değildi.
Yapmacıksız, üreten, yaratan insanlar yetiştirme
heyecanı.
Köy Enstitülerini hep konuşuyorduk.
Hem matematik öğrenen, hem klasik müzik dinleyen
çocuklar.
Okuyan. Okuduğunu anlayan. Anladığını düşünen çocuklar. Öğrendiğini
tartışan özgür beyinli çocuklar.
Ezbere dayanmayan, dünyayı, yaşamı kavrayan çocuklar.
Böyle çocuklar yetiştirebilir miydik?
Bu sınav endeksli sistemde böyle bir eğitim olabilir
miydi?
Böyle yetişen çocuklar sınavlarda başarılı olur muydu?
Taşmektep.
İşte bu soruların eşi olmayan yanıtıdır.
Evet, olurdu.
Böyle çocuklar yetişebilirdi.
Bu çocuklar sınavlarda başarılı olurdu.
Bu çocuklar hayatta başarılı olurdu.
Aslında bu çocuklar hayatta en başarılı olurdu.
Çünkü hile yapmazlardı. Çünkü başkasının arkasına saklanmazlardı.
Çünkü bir emre biat etmek zorunda kalmazlardı.
Çünkü bu çocuklar Atatürk’ün amacına
yürüyorlardı.
Atatürk, öğretmenlere;
“Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür insanlar yetiştiriniz”
demişti.
Atatürk’ün bu sözleri, insanlığın eğitimde vardığı en üst
noktadır.
Özgür akıl, özgür iradeye sahip olan insan. Aydınlanmanın evrensel
hedefi. İnsanlığın binlerce yıllık mücadelesinin özeti.
İşte, çocuklarımız bu okulda böyle yetişeceklerdi.
Tarık Akan’ın idealleri bu okulda gerçekleşiyordu.
Okulunu emanet ettiği çağdaş eğitimci Ali
Akdoğan okul velilerinin işbirliğiyle, seçkin
öğretmenleriyle bu idealleri gerçekleştiriyor.
Bir okulun eğitim kadrosu elbette çok önemlidir.
Eğitimin doğru felsefesini paylaşan eğitimciler okulun yürütücü
gücüdür.
Eşit yürütücü gücün bir kaynağı da okulun velileri olan anneler,
babalardır.
Taş mektep ile yaptığımız çalışmalarda onlarla birlikte olma
talihim oldu.
Ne istediğini bilen, neden istediğini bilen bilinçli insanlar her
zaman bir kuruluşun temel güçleridir.