Bu hafta sonunda genel seçimler var.
Bu seçimler nasıl bir ortamda yapılacak?
Siyasal iktidar tarafından sürekli tehdit altında tutulan bir
toplumun yapacağı seçim ne denli halkın özgür iradesini
yansıtacak?
Siyasal iktidarın tehdidi Cumhurbaşkanı ile başlamıştır.
Cumhurbaşkanı seçildiği tarihten beri AKP iktidarının başında
olduğunu göstermiş olarak ülkedeki karışıklığın“400 milletvekili
seçilmemesinden kaynaklandığını” açıkça söylemiştir.
Ülkedeki karışıklık ise PKK ile çatışmaların başlaması, Suruç,
Diyarbakır ve son olarak Ankara’da yaşanan bombalı kitle
katliamlarıdır.
Bu konu sonra Sağlık Bakanı tarafından dile getirilmiş, “Eğer
seçimleri AKP kazansaydı ortalık böyle olmazdı” diye
neden açıklanmıştır.
Yakında da Başbakan, “Eğer AKP seçimi kazanmazsa beyaz
Toroslar gene gezinmeye başlar” diyerek Güneydoğu Anadolu
Bölgesi faili meçhuller ile tehdit edilmiştir.
Böylesine tehdit edilen bir toplumda adil seçimler olabilir mi? Bu
tehditlerin geldiği yerler en yetkili -ve elbette en
sorumlumakamlardır. Oysa bu makamların görevi bu olayları önlemek
değil midir?
Yetkilerinin altındaki istihbarat gücü, güvenlik gücü, yaptırım
gücü bu olayları önceden haber almak, olayları olmadan önlemek için
yeterli değil midir?
Ankara Gar’ındaki 100’ü aşkın yurttaşımızın ölümü, yüzlercesinin
yaralanması ile sonuçlanan olayın sonrasında ortaya çıkan
Adıyaman-Dokumacılar grubunun çalışmaları, haberleşmeleri,
Suriye-Türkiye arasındaki gidiş gelişleri önceden bilinmekte değil
midir?
Olaylar birbirine kendiliğinden bağlandığı zaman ortaya çıkan
tablo, bu olayların önceden tahmin edileceğini, hatta önleneceğini
göstermiyor mu? En azından bir göz yumma, görevi ihmal etme,
gerekli dikkati göstermeme sorumluluğu yok mudur?“Güvenlik zaafı
yok” demek, “Hele soruşturma bir görülsün
de” demek, olayın üstünü örtme niyetini belirtmez mi?