Eduardo Galeano’nun kitabının adıdır “Tepetaklak.” Uruguaylı
büyük yazarı kısa bir süre önce kaybettik ama artık yapıtlarıyla
sonsuza kadar aramızda olacak.
Okuduğum ilk kitabı “Latin
Amerika’nın Kesik Damarları” idi. Latin Amerika’nın nasıl
yağmalandığını anlatıyordu. Okuyanı çarpan kitap, ironisiyle başka
bir açıyı okurların önüne seriyordu. Sonra onun bütün kitaplarını
okumaya çalıştım ve beni hiç yanıltmadı.
“Tepetaklak”tan kısa bir bölüm şöyle:
“Çocuk Dünyası
‘Karşıdan karşıya geçerken çok dikkatli olmalı’ diyordu Kolombiyalı
eğitimci Gustavo Wilches bir grup çocuğa;
Yeşil ışık yansa bile, önce bir yanınıza sonra diğer yanınıza
bakmadan sakın karşıya geçmeyin.
Sonra Wilches çocuklara, bir keresinde kendisine bir otomobilin
çarptığını ve onu sokağın ortasına bir külçe gibi fırlattığını
anlattı. Neredeyse hayatına mal olan o felaketi hatırlayınca,
Wilches yüzünü buruşturdu. Ama çocuklar soruyordu:
Otomobil ne markaydı? Klimalı mıydı? Üstü açılıp kapanıyor muydu?
Sis lambaları var mıydı? Motoru kaç silindirliydi?”
Bu küçük örnekte, çocukların öğretmenlerinin başına gelen kazayla
değil de otomobille ilgilenmeleri “dünyanın ‘Tepetaklak’ oluşu”nun
küçük bir örneğiydi.
Eduardo Galeano, insanlığın vicdanı olan bir aydın örneğidir.
Emperyalist kapitalizmin dünyayı nasıl yağmaladığını, insan
karakterlerini nasıl bozduğunu, ahlak ilkelerini nasıl yerle bir
ettiğini bütün dünyaya açıklamıştır.