Bu toplum yalan sokması ile zehirlendi.Yalan sokması, yılan sokmasından daha tehlikelidir, çünkü serumu da bulunmamıştır, tedavisi zordur.
Yalan, ortaya bugün çıkmamıştır, insanın dünyada varlığından beri vardır ama küçük ölçeklerde kalmıştır, dozu hafiftir ve yaşamsal durumlarda kullanılmıştır.
Günümüzde ise “yalan”, her alanda işe yarar bir yöntem olarak kalıcı yerini almıştır.
Yalanın politikada kullanılmasını uygun gören İtalyan yazar Nikola Makyavel eğer bugünleri görseydi Prens adını taşıyan kitabını çocukça bulur, yeniden yazmak isterdi.
Bence politika alanındaki en başarılı yalancıya verilmek üzere bir “MakyavelÖdülü’konmalıdır. Nasıl olsa bu ödüle seçici kurul bulmak çok kolaydır.
Yalan sokması ile zehirlenmiş alanlara gelince.
Hukukun yalanla zehirlenmesi...
Yalan sokularak zehirlenmiş hukuk konusunda ülkemiz en görünür örneklerden birisini vermektedir.
Sahte deliller oluşturmak.
Yalancı tanıklar yaratmak.
Savcıları yönlendirmek.
Yargıçların kararlarını önceden belirlemek.
Gerekirse, davayı zamanaşımına götürmek.
Gereksiz ve haksız tutuklama kararı vererek zulmetmek.
Suçsuzlara suçlu kararı vermek.
Suçlulara suçsuz kararı vermek.
Gerçek suçları aklamak.
Aklanamayan suçları saklamak.
Hukukun yalanla zehirlenmesinin sonuçları bunlardır.
Öyle ki, artık iktidarda olanların içinde bile buna karşı sesler yükselmektedir. Bir toplumda hukukun yalanla zehirlenmesi yaşanıyorsa o toplumda “adalet” yok demektir.
Toplumun en büyük kaybı da “adaletin kaybı”dır.