“Bizim insanımız
başkaldırmaz” diye sevinmeyin.
Yaşam başkaldırıyor.
Yaşam başkaldırınca yüksek sesler
duymazsınız.
Bir uğultu başlar.
Mırıltılardan, sızıltılardan, homurtulardan
oluşmuş bir uğultu.
Yapraklarda gezinen rüzgârın sesi
sanılır.
Ya da kentlerin uğultusu işte.
Öyle derinden derine uğuldar.
“Bizim insanımız başkaldırmaz canım”
demeyin.
“Ne desek inanır işte”
sanmayın.
Aslında inanmaz.
İşin aslını bilir de.
Bir süre bilmezden gelir.
Bir süre inanmış gibi yapar.
Sabırlıdır da, sabrın da sınırı
vardır.
Ama yaşam hiç şaşmaz.
Başkaldırır.
İnsanları da peşinden sürükler.
Uğultu yaşamın başkaldırısıdır.
Yaşam başkaldırıyor.
İnsanı bekleyin, sabır da tükenir.
***
Laik eğitime düşman oldunuz.
Dört yaşındaki bebelere erkek çocuk ayağı
yıkattınız.
“Geleneğin oyunudur”
dediniz.
“9 yaşında kız çocuğu evlenir, 12
yaşındaki çocuk koca olur” dediniz. Din İşleri resmi
sitesinde yazdınız.
Tepkiler olunca “Yok canım, öyle
değildi” deyiverdiniz.
Dediklerinizi yaptığınız zaman ne
olacak?
Küreselleşmiş dünyada şartlandırdığınız
kafalarla neyi başaracaksınız?
Dindar ve kindar gençleriniz nerede, nasıl
çalışacak?
Hollanda’sından Arjantin’ine, Kanada’dan
Japonya’ya kadar yayılmış bir dünyada hangi başarının adayı
olacak?
Şartlanmış kafalarla, “bizim dostlar”
ve “gerisi düşmanlar” kindarlığıyla nerede, neyin
başarısını arayacaklar?
Eğer Türkiye’nin bir geleceği olacaksa, elbette
laik eğitimle olacaktır. Teminatı da bu ülkenin laik
insanlarıdır.
Siz, tarihin kaybedenlerisiniz.
Önce, dünya tarihini okuyun.
Sizden daha güçlüleri vardı.
Sizden daha zalimleri vardı.
Ama kaybettiler.
Hep kaybettiler.
Siz de kaybediyorsunuz.
Göreceksiniz.
Bize acılar çektirdiğinizle kalacak
mısınız?
Hesabını verecek misiniz? Onu da
göreceğiz.
***
İnsan haklarını çiğnediniz,
çiğniyorsunuz.
İnsanları işlerinden atıyorsunuz, açlığa mahkûm
ediyorsunuz.
Tutuklamalar, hapisler, tutukluluğun
devamları.
Düşman hukuku uyguluyorsunuz. Açık.
İnsanları aylarca, yıllarca
yatırıyorsunuz.
Hiç sorumluluk duymuyorsunuz.
Bunları hep yaptılar. Tarihte var.
Hitler Almanyası’nda,
Mussolini İtalyası’nda.
Franko İspanya’sında. Dikta
Arjantin’inde.
Bizde de 12 Mart’larda, 12
Eylül’lerde.
Ülkenin faşizm dönemlerinde.
Bunlar tarihte yaşandı.
Biliyor musunuz ki,
bunları yapanlar hep bunlarla tarihe
geçti.
Oysa, onlar da yollar yapmıştı, otoyollar
yapmıştı.
Onlar da yüksek binalar yapmıştı.
Onlar da saraylar yapmıştı.
Ama bugün yalnız zulümleriyle
anılıyor.
Tarihin dersidir.
Adalet başkaldırıyor.
Adalet yaptıklarınıza isyan ediyor.
Uğultusunu duyuyor musunuz?
***