SABAH'TAN MEKTUP
Bundan aşağıyukarı 1.5 ay önce yazdığım "SABAH'tan Mektup"ta şöyle demiştim: "Türk medyasındaki değişim epeyce süredir beni kaygılandırıyor.
Kaygımın nedeni sadece kalite düşüşü değil, onun kadar, hatta ondan da önemlisi pusulanın yitirilmiş olması..."
Sonra da pusulanın içerdiği kriterleri hatırlatmıştım: 1- Sağduyu.
2- Kamuoyunu sadece aydınlatma değil, ondan da önemlisi bilinçlendirme görevi. 3- Deontoloji, yani ahlaki ve etik kurallar demeti.
Geçtiğimiz hafta yaşanan bir polemik, kaygılarımda ne denli haklı olduğumu gösterdi.
NSU davasını izlemek için Münih'te bulunduğum günlerde A Haber'deki bir röportajda Latif Erdoğan'ın Paralel Yapı'nın medya örgütü Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil'in arşivinde olduğunu belirttiği bir şantaj kasetiyle ilgili açıklamalarını fırsat bilen Doğan Medyası üstümüze gelmeye kalktı. Paralelci polislerin Hürriyet'e emekli savcı Nuh Mete Yüksel'in seks kaseti başta olmak üzere birçok şantaj kasetini servis ettiklerini gözardı ederek.
Kasetçi Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'na soruşturma açıldığını pas geçerek. "Sırça köşkte oturan komşusuna taş atmaz" kuralını bile unutarak.
Ama hak ettiği cevabı aldı.
Bundan ders çıkarırlar mı; emin değilim.