Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soçi'de Rusya Federasyonu Başkanı
Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile Suriye
konusunda yaptıkları üçlü zirveden dönüş yolunda, her zaman olduğu
gibi, gezisini izleyen gazetecilerle bir araya geldi. Erdoğan,
Suriye'de iki hedefe odaklandıklarını belirtti: 1- Yeni bir anayasa
yazılması. 2- BM gözetiminde adil ve şeffaf olarak seçime
gidilmesi. Cumhurbaşkanı, Suriye için yeni dönemde öngörülen modeli
de şöyle tanımladı: 1- Toprak bütünlüğünün korunması. 2- Üniter
devlet. 3- Siyasal çözüm. Sohbet, Erdoğan'ın Soçi zirvesini
değerlendirmesiyle başladı:
SİYASETİN KAPILARI HER ZAMAN AÇIKTIR
Bazı şeyleri elbette paylaştı, ama tabii ki paylaşmadığı şeyler de
vardır... Örneğin masada, PYD-YPG'nin yer almasını Esed'in de
istemediğine değindi. Bu çok da şaşırtıcı değil. Bizim Kürt
kardeşlerimizle sorunumuz yok. Bizim sorunumuz terör örgütleriyle.
Suriye yönetimi ise, öteden beri, bırakın YPG gibi bir terör
örgütünü, Kürtlerin varlığını bile kabule yanaşmıyordu. Onlara
vatandaşlık vermiyordu; kimlik, pasaport vermiyordu. O zamanlar,
'Bunlar senin vatandaşın, niye pasaport kimlik vermiyorsun' dediğim
anlar olmuştur kendisine...
Dediğim gibi tam aynı şey değil; Türkiye olarak bizim meselemiz
Kürtlerle değil, terör örgütleriyledir. Yarın neler olabileceği, o
anki şartlarla alakalıdır. Bu konuda bir şey olmaz türünden peşinen
kestirip atma türünden bir anlayışın, bir yaklaşımın içinde olmamız
çok da doğru olmaz. Siyasetin kapıları, malumunuz, son ana kadar
her zaman açıktır.
An itibarıyla o tür bir durum yok ortada.
İKİ ÜLKENİN DİPLOMATİK DESTEKLERİ YETERLİ
Putin, bizim PYD-YPG konusundaki hassasiyetlerimizi paylaşıyor.
Orada bir sıkıntı yok. Paylaşmayan, ABD ve koalisyon güçleri. Ha,
PYD-YPG'ye karşı açıkça tavır almaları söz konusu olabilir mi?
Orada bizim çizgimiz şu: Türkiye olarak biz, ülkemize yönelik
herhangi bir tehdit unsuruna karşı, gerek İran'ın gerekse Rusya'nın
bizim yanımızda yer almasını istiyoruz. Bu ne demektir? İlla silah
gücü olarak yanımızda yer alınmasını kastetmiyoruz. Diplomasi
olarak o noktada bize karşı çıkmamaları yeterlidir. Nitekim şu anda
görünen, herhangi bir ters duruş da söz konusu değil.
ABD DE GARANTÖR OLUR MU?
Erdoğan, "Suriye krizindeki, 3 garantör ülkeye ek olarak ABD de
sürece katılır mı?" sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Öyle bir talep
olursa, bunun kararını bu üçlü verecek. Biz isim zikretmedik ama
buraya dahil etmemiz gereken bir ülke ya da kuruluş olursa, bunun
kararını bu üçlü verecek. Bunda mutabıkız.
TRUMP'LA GÖRÜŞEBİLİRİM
Erdoğan, Suriye'ye barış getirecek süreçte Türkiye, İran ve
Rusya'nın ortak tavrının net olduğunu belirtip "ABD ve koalisyon
ortaklarının ne yaptığına, ne yapacağına da bakmak gerekiyor" dedi
ve şunları söyledi: Bir yanda çözüme yönelik belirli adımlar
atılırken, diğer yanda ise ABD'nin Suriye'ye neredeyse dört bin TIR
zırhlı, tank, top, ağır silahlar soktuğunu görüyoruz. Bunlar
PYD-YPG'ye parayla getirilen silahlar da değil. ABD ve koalisyon
güçleri, silahlarla birlikte bunlara eleman da veriyor. Bu
yapılanları anlamak mümkün değil. Bu arada, ABD Başkanı Trump ile
belki bir telefon görüşmesi yapabilirim. Önümüzdeki günlerde
Dışişlerimiz bu görüşme için ABD'li muhataplarıyla temasa
geçebilirler. Gerçi geçenlerde Putin, Trump ile bu konuları ele
aldıkları bir telefon görüşmesi yaptı. Ama bizim de ayrıca
görüşmemiz iyi olabilir. Kanaatleri nedir? Ne yapmak istiyorlar?
Kendilerinden dinleyelim. Şimdi Rakka'da yeni bir üs meselesi var
biliyorsunuz. Bu ABD'nin bölgedeki 14. üssü. Bunların 5-6'sı hava
üssü diğerleri de normal üs. Tüm bu konuları bir konuşup,
kendileriyle paylaşalım istiyorum.
İSTANBUL TAHRAN ZİRVELERİ OLABİLİR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soçi gibi üçlü zirvelerin süreceğini
belirtip, "Bundan sonraki süreçte, büyük ihtimalle bir sonraki yine
Soçi'de olsa bile, diğerleri İstanbul ya da Ankara, daha sonra
Tahran şeklinde dönüşümlü olarak devam ettirmek de hedeflerimiz
arasındadır" dedi.
HAYIRLI OLSUN DİYECEK HALİMİZ YOK
Erdoğan Suriye görüşmelerinde PYD'nin asla katılmaması gerektiğini
bir kez daha yenileyip şu tespitleri yaptı: Şimdi bunlar, PYD-YPG
ne yapacak? Niyetleri ne?" Kuzey Suriye'de bir oluşum... Değil mi?
Bizim, o tür bir oluşuma teşebbüs karşısında, 'Buyurun, hayırlı
olsun' diyecek halimiz yok. Bunu 7 yıl önceden söyledik. Suriye'nin
kuzeyinde o tür bir oluşum ihtimaline, Esed de muhalif. PYD, YPG,
SDG, bunlar aslında üçlüler. Biz PYD-YPG'nin terör örgütü olduğunu
sürekli söylediğimiz için, malum kesimler, 'SDG adını kullanın ki
bunu dünyaya yutturabilelim' diye akıl verdi onlara. Bunu itiraf da
ettiler.