Bir önceki yıl eylül ayında yüklü açık veren cari açık, bu yıl eylülde 1.8 milyar dolar fazla verdi. İkinci aydır devam eden cari fazlanın, ekim ayında daha da büyümesi bekleniyor. Değişen cari denge tabi ki ekonomik dengelemede olumlu rol oynuyor ama başka riskleri de beraberinde getiriyor.
2017 Eylül ayında 4.4 milyar dolar cari açık veren Türkiye’nin ödemeler dengesi bilançosunun bu yıl aynı ayda 2.6 milyar dolar fazla vermesi bekleniyordu. Beklentilerin altında da kalsa cari fazla rakamı 1.8 milyar doları aştı. Bu rakamlarla birlikte eylül ayı sonunda 12 aylık cari açık rakamı da 46.6 milyar dolara kadar inmiş oldu. Geçen yıl eylül sonunda 12 aylık açık rakamı 52.3 milyar dolar olarak gerçekleşmişti.
Bu rakamlar aynı zamanda azalan döviz ihtiyacı nedeniyle kurlar üzerindeki baskının neden hafiflediğinin de bir göstergesi. Bir yandan ABD ile iyileşen ilişkiler öte yandan alınan tedbirlerin etkili olduğu kesin ama cari açık kanalıyla dövize olan ihtiyacın azalması kurlardaki düşüşte önemli rol oynadı. Cari açık rakamlarındaki değişimin kurlar üzerindeki etkisi, gecikmeli olarak görülüyor.
Bu rakamlar aynı zamanda daha sonra açıklanacak büyüme ve işsizlik rakamları için de bir gösterge niteliğinde. Bu rakamların ardından piyasadaki ekonomistlerin büyüme rakamlarını tekrar tartışmaları da bunun bir göstergesi. Yeni Ekonomik Programda yüzde 3.8 olarak revize edilen 2018 yılı büyüme rakamının, cari açığa bakılarak, düşük tahmin edilmeye başladığını görüyoruz. Dün yayımlanan analizlere baktığımızda, ekonomistlerin 2018 yılı büyüme oranını yüzde 2.5 civarında tahmin etmeye başladıklarını gözlemledik. Buna bağlı olarak 2019 yılı büyüme rakamlarına ilişkin tahminlerin de giderek düşmesi kaçınılmaz olacak.
KAÇINILMAZ SONUÇLAR
Kısacası; cari açığın azalması elbette olumlu bir gelişme ama genel makro denge içinde değerlendirildiğinde öneminin biraz azaldığı da kesin. Çünkü Türkiye’nin üretim yapısı ithalata dayalı, yani sizin ithalatınız azaldığı zaman bilin ki üretiminiz de azalıyor. Zaten şu anda ekonominin içine girdiği sıkıntıda en önemli payı da, bu sorun üreten dışa dayalı üretim yapısı oluşturuyor. Sorunların çözümü için önce bu yapının değiştirilmesi gerektiği hep söyledi ama bu yapılamadı. Bu nedenle de Türkiye ekonomisi yüzde 5’lerin üzerinde büyüdüğü zaman hep cari açık sorunuyla yüz yüze geldik. Cari açık büyüdükçe dış kaynak ihtiyacı arttı, faiz ve kurlar bunun sonucunda makro dengeleri bozacak rakamlara ulaştı.
Yıllardır bu üretim yapısıyla yüksek büyüme nedeniyle cari açık sorun olurken, şimdi azalan cari açık büyüme sorununu beraberinde getirecek gözüküyor. Bu durum da ekonominin ne kadar dengeli ve siyasi etkilerden uzak yönetilmesi gerektiğini gösteren en çarpıcı örneklerden birini oluşturuyor.