Dün açıklanan OECD’nin Ekonomik Görünüm Raporu’nda enflasyon ve döviz kuruna bağlı risklerin devam ettiği belirtilerek, bu bağlamda politika faiz artırımı gerektiği belirtildi. Aynı raporda son dönemde alınan mali ve diğer önlemlerin kamu maliyesi ve kredi kalitesi üzerinde yaratacağı etkilerin de yakından izlenmesi gerektiğinin altı çizildi.
OECD Türkiye’ye ilişkin büyüme tahminlerini yükseltirken, son dönemde özellikle referandum öncesi alınan önlemlerin bunda etkili olduğunu belirtiyor. Bununla birlikte aynı önlemlerin doğal olarak makro dengelerde yaratabileceği risklere de dikkat çekiliyor.
OECD büyüme tahminlerini yükseltirken, enflasyonla ilgili olarak da bu yıl sonu için tahmininin yüzde 10.7 olarak açıkladı. Dolayısıyla büyüme ile birlikte enflasyonda da yukarı yönlü bir gidişat söz konusu.
Aslında OECD’nin dünkü uyarıları uzun zamandır içeride de dile getirilen uyarılar. Özellikle KGF kredilerine ilişkin kaygılar, bankaların kredi hacimleri arttıkça daha da büyüyor. Bankacılar, bazı batık kredileri bu imkanla çevirdikleri için, bu uygulamadan memnun görünüyorlar ancak sonunda çıkacak faturanın hem Hazine’ye hem bankacılık sistemine önemli faturalar çıkarmasından tedirginler.
Bunun yanında referandum öncesi alınan mali tedbirlerin gelir azaltıcı ve gider arttırıcı etkileri iç piyasalar tarafından da dikkatle izlenmeye başladı. Mali disiplinle ilgili kaygılar artarken, Maliye Bakanı Naci Ağbal kendini, sık sık mali disiplini koruyacaklarını dile getirmek zorunda hissediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan başta, hükümetin tüm üyelerinin büyümenin arttırılması konusunda ısrarcı görünmeleri, mali dengeleri bozabilecek yeni kararlar alınabileceği konusunda da bir tedirginlik yaratıyor. Son dönemde sağlık ve müteahhitlik başta olmak üzere, ödenmeyip biriken kamu yükümlülüklerinin artması da dikkat çekmeye başladı.
AB’NİN DIŞ FONLAMAYA İLİŞKİN YARATACAĞI RİSK