Dün açıklanan eylül ayı sanayi üretim rakamları, tahminlerin üstünde, aylık yüzde 0.6, yıllık bazda yüzde 10.4 oranlarında artış yaşandığını gösterdi. Bırakın olumlu hava eserken bu rakamın abartılı bir şekilde satın alınmasını, normal bir dönemde olsak bile, bu verinin piyasalarda olumlu algılanması gerekirdi. Ancak piyasada oluşan fiyatlara baktığımızda, bunun hiç dikkate alınmadığına, aksine piyasadaki bozulmanın devam ettiğine şahit olduk. Dolar kuru dün 3.90 TL seviyesini bile aştı.
Piyasadaki yorumlara baktığımızda bu hava değişiminin en önemli nedeninin enflasyondaki yükseliş eğilimi olduğunu görüyoruz. Özellikle çekirdek enflasyondaki yüksek seyir, buna bağlı piyasa faizlerinde yaşanan artış piyasaların moralini epeyce bozmuş görünüyor.
Ancak anladığımız kadarıyla sadece kurlarla ilgili değil, piyasalarda Türkiye’deki ekonomik ve siyasi beklentilere ilişkin ciddi bir karamsarlığın hakim olmaya başladığına şahit oluyoruz. Başka bir deyişle artık büyüme gibi önemli veriler değil, kötüleşen beklentiler satın alınmaya başlandı. Hisse senedi piyasaları dışında tüm piyasalarda bir kötüleşme yaşanıyor.
Piyasa analistleri, bu kadar açık dile getiremeseler bile, ABD ve Avrupa ile yaşanan gerginliklerin faturasının ağır gelmesinden korkuyorlar. O nedenle önümüzdeki orta ve uzun döneme ilişkin beklentilerin iyice kötüleşmeye başladığını, bu kötümserliğin satın alındığını söyleyebiliriz.
Piyasalarda yükselen enflasyon ve piyasa faizlerinin karşısında artık Merkez Bankası’nın faiz artırımına gitmesi gerektiği, daha sık söylenmeye başladı. Merkez Bankası’nın önümüzdeki dönem, bu beklentiler arttıkça, giderek köşeye sıkışma ihtimali yüksek.
Bu nedenle piyasa yorumcularından bazıları 14 Aralık’ta toplanacak Para Politikası Kurulu’na kadar Merkez Bankası’nın direnmeye çalışacağını, bu arada özellikle ABD başta olmak üzere, dışarıdan olumlu haberler gelmesine umut bağladığını söylüyorlar. Kısa dönem içerisinde ise özellikle kurlardaki artışın devam etmesini bekliyorlar.